Türkiye'nin meşhur tezkere hatasından sonra muhakkak ki Amerikalılarla Celal Talabani ve Mesut Barzani oturup konuştular. Pazarlık da denebilecek bu konuşmada yabancı devlet, kendine bir dayanak bulmak için onlara bazı vaadlerde bulundu. Talabani'ye yapılan vaad ortada, Irak devlet başkanı oldu. Barzani ise bir anlamda Talabani'den kurtuldu, bölge kendisine kaldı. Bunların her biri ayrı Kürt aşiretlerinin reisi. Partileri ayrı. Bir araya gelemiyor, birleşemiyorlardı. Bugün, ordumuz, PKK'ya ait mevzi, kamp, her ne varsa bombalamakta. Bunu yaparken ABD destek oluyor, İran destek veriyor. Kuzey Irak'a gelince. Kürdistan otonom idaresi, ne tam karşımızda ve ne de tam yanımızda. Aslına bakarsanız bu idare gizli bir memnuniyet içinde olmalı. Hükümete sınır ötesi harekât izni veren tezkerenin çıktığı günleri hatırlayalım. Bir galeyan vardı. Kuzey Irak'a topyekun taarruz isteniyor, ne Amerika ve ne de otonom idare dinlensin deniyordu. Ankara böyle yapmadı. Sarıkamış Harekâtının yıldönümünde "bir Türk dünyaya bedeldir" fantezisiyle davranılmadı. PKK'ya karşı elde edilen bu günkü kıyas kabul etmez muazzam üstünlükten evvel diplomatik başarı kazanıldı. Bu neticeyi kimse altın tepsi içinde sunmadı. Ankara, Washington, Tahran ve Erbil ikna edildi. Bu merkezler ya yanımızda yer alacaklardı veya teröristlerle aynı karede fotoğraf vereceklerdi. Sayılanlardan ikisi bugün de net destek vermekte. Washington ve Tahran. Bağdat ve Erbil'se zikzaklar çizmekteler. Bağdat bahsi diğer. Konumuz, Kuzey Irak. Tarih'te "kuzey Irak diye bir bölge yok". Irak Kürdistanı da yok. Buralar, eski Osmanlı, ondan evvel de Selçuklu şehirlerinin parçaları. Coğrafi ve kültürel parçalar. Peki buna rağmen Mesut Barzani ve bölge başvekili Neçirvan Barzani neden zaman zaman Türkiye'yi kızdıracak laflar etmekteler. Hiç şüpheniz olmasın ki zevahiri kurtarmak için. Bir ân için kendimizi onların yerine koyalım. Yoksa TSK'nın yalnızca PKK'yı hedef almasının kendileri için ne büyük iyilik olduğunun farkındalar. Bu strateji Ankara'nın taktiğidir. Doğrusu yapılmıştır. Öyleyse yapılması gereken bir şey daha var. Mesut Barzani'yi itmek yerine çekmek. Kürdistan otonom yönetimini Türkiye'ye yaklaştırmak. Saddam Hüseyin zamanı Irak Kürtleri, tıpkı Türkmenler gibi zulüm görmekteydiler. Kürtlerin dünyaya açıldığı boğaz Türkiye oluyordu. Bize sığınıyorlardı. İki Kürt lidere Ankara kırmız pasaport vermişti. Barzani ve Talabani, ay yıldızlı pasaportlarla dünyayı dolaşmaktaydılar. Herhalde harcırah da ihmal edilmiyordu. O halde. Kürtle PKK'yı karıştırmamalı. Bu karışıklığı Türk yapmıyor. Bir kısım Türkiye Kürdüyle bir kısım Irak Kürdü yapmakta. Kürt Şafii, tertemiz Müslüman'dır. Onlar çok iyi çok terbiyeli insanlar. İşte şu kurban bayramında sınırın iki yakasında da namazlar kılındı, teşrik tekbirleri getirildi, kurbanlar kesildi. Türkçe, Kürtçe Arapça olarak verilen vaazların tamamında ümmeti Muhammed'e dua edildi. PKK'lının, dinle, İslamiyet'le, duayla işi yok. İnanmıyor. Nüve itibariyle komünist bir örgüt. Öyle olmasa kan dökemez. Kürdün dünya kadar derdi, problemi var. Onlar bizim derdimiz. Biz Açe'de yardıma muhtaç varlıklarımızın imdadına koşarken, din, kültür, tarih, coğrafya birliğini paylaştığımız insanları görmezden gelemeyiz. Şimdi bastığımız toprak farklı olsa da baktığımız gök aynı. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan bu tarafta bayram namazlarında oldukları gibi Barzaniler de diğer taraftaki şehirlerimizde bayram namazlarındaydılar. Kürtler Süleymaniye'de namazda iken Abdullah Gül de İstanbul'daki Süleymaniye Camiinde namazdaydı. Kuzey Irak'a Londra, Paris, Washington değil Ankara yakındır Türkiye, aklı selimle hareket ederek yapılmaması gerekeni yapmadı. Kuzey Irak'ı karşımıza almadı. Oraya sapan taşıyla bir tek çakıl taşı bile atmadı. Barzani'ye ilişilmedi. Peki ikinci kademe olarak ne yapmalı? Yapılacak olan kardeşliğin gereği. Mesut Barzani'yi barışa zorlamak. Doğru saf tutmaya mecbur etmek. Muhatap almak. Dahası Ankara'ya davet etmek. Bunlar harekât öncesi olmazdı. Bugün mümkün. Çünkü bölgenin hakimiyeti Türkiye'de. Büyüklük neyi gerektiriyorsa o yapılmalı. Sokağın sesiyle, dar görüşlülerin aklıyla hareket edilmemeli. Büyük devlet olmanın icabı yerine getirilmeli. Üstelik her iki Barzani'yi Ankara'ya getirtmeli. Irak'ın ve Kuzey Irak'ın yarınki yol haritasını Ankara çizmeli. Birlikten kuvvet doğar. "Türk- Kürt kardeştir".