Bu bölücüler, birden bire ortaya çıkmadı, birden bire vicdansızlaşmadı, birden bire kudurmadı. Birden bire on binlere kavuşmadı. Dış ülkelere yayılmadı. Silah, finans ve yayın imkânları elde etmedi. Suçlu, hep başkaları mı? Amerika mı, Fransa mı, bir başkası mı? Biz hiç mi kabahatli değiliz. Cumhuriyet 84 Yaşına girerken bir takım vatandaşlar, devlete düşman mı olmalıydı? Bu zaman zarfında hangi hatalar işlendi? O hataları, yanlışları görmeli. Bölücü örgüt, terör, katliam bir netice. Bir de sebepler var. Bu nasıl bir eğitim sistemidir ki. Çocuğu 6-7 yaşlarında evinden alıp 21-22 yaşlarında Türkiye düşmanı, bölücü ve terörist olarak mezun etmektedir? Acı ama taş gibi gerçek bu. Öğretmen mi, müdür mü, bakanlar mı, sistem mi suçlu? Bölücü başından sokaktaki teröriste kadar hepsi bu devletin vatandaşı. Hepsi bu devletin okullarında okudular. Demek ki ev farklı, okul farklı. Evde anlatılanlar ideoloji olmakta. Okulda öğretilenler formalite. Formalite icabı ders çalışılmakta, sınıf geçilmekte, mezun olunmakta. İşte bunlar dile gelmiyor. Çok kalem, mikrofon ve ekran sahibi ne yazık ki fikir namusuyla hareket etmemekte. Bunlar alabildiğine şakşakçı ve dalkavuk. Havaya göre yön değiştirmekteler. Bir harekât kaçınılmaz olmuştur. Fakat harekât, hatta savaş tek çare midir? Savaşta cephedekileri bertaraf edersiniz. Eşkıyayla çarpışıyorsanız bu da zordur. Bir savaş, onun ekonomik, askeri ve diplomatik bütün şartları inceden inceye hesap edilip gereği yapılırken diğer taraftan kazandırma harekâtı da yapılmalı. Kaybedilen nesiller nasıl kazanılacak? Yeni nesiller nasıl kaybedilmeyecek? Ne yapacaksınız? Eğitim planınız ne? Gaflet ihaneti çağırdı, ihanet güçlü destek buldu. Asker üstüne basa basa harekâta rağmen terörün yok olmayacağını dile getirmekte. Bu haberi vermese yarın mahcup olur. Hava kuvvetlerinin yaptığını piyade tamamlar. Piyadenin eksiğini de eğitim, öğretim, sevgi, sosyal dayanışma, milli şuur, mahalle hayatı, ortak değerler, idealler. Osmanlı bir âsiyi idam ediyor, fakat o idam edilenin oğlunu devlete sadrazam yapabiliyordu. Yakın ve uzak tarihimizde isyanlar var. Şu tek örnek bile üzerinde düşünülmeye değer. Nasıl olur, nasıl inanılır? Babası idam edilen bir adam hangi cesaretle devlet çarkının başına getirilir? Demek ki evlat, 3 asi babaya değil, nizamı âlem derdindeki devlete inanmaktaydı. Dün bunlar mümkündü. Bugünse pişmanlık yasası, şu ve bu metodlarla dağdaki inmedi? Çünkü ihracı mümkün beynelmilel bir fikrimiz yok. Olsaydı, Kürtleri Barzani, Talabani gibi çapsız adamlar değil Türk başbakanları temsil eder, onların dertlerini biz üstlenirdik. Bu yapılmadığı gibi buradaki Kürtler bile zaman zaman iki ateş arasında kaldı. Öyleyse, çok ciddi çapta eksik, hata ve yanlışlar yapıldığı kabul edilmeli. Tâ İttihat Terakkiden bu yana. Ne gibi hatalar yapıldıysa. Objektif olarak onlar masaya yatırılmalı. Üstelik de bir fırsat yakalanmıştır. Diyarbakır'da Şırnak'ta bile teröre lanet yürüyüşleri oluyorsa. Seçmen buralarda Kürtçülük yapmayan partiyi tercih ediyorsa bu fırsattır. Asker işine baksın. Ama sivil kafalar da biraz ter döksün. Geçmiş yıllardan ders çıkartılsın. Bir iyileştirme takvimi hazırlansın. Bu problem, en gerçekçi yollarla kaç senede ve nasıl çözülecek? Hamasete değil. Aklı selim eseri projelere ihtiyaç var. Havada balonlar gibi ya ahmak veya riyakâr hamaset nutukları, manşetleri, lafları uçuşmakta.