Azerî petrolünün Gürcistan üzerinden Anadolu'yu kat ederek Ceyhan'ı bulması tarihî bir hadisedir. Hadisenin muazzam çapı düşünülünce bugün bir bayramdır. Çok değil, 15 sene evvel böyle bir şeyden bahseden biri olsa ona ya "Turancı" veya "akıl hastası" denirdi. Birinde hapishaneyi, diğerinde akıl hastanesini görürdü. Sovyetler Birliği'nin önümüzden çekilmesi Türkiye için emsalsiz bir talih, yüce Allah'ın lütfû olmuştur. Azerbaycan petrolünün de Anadoluyla kucaklaşmasıyla petrol, Türkün de yüzüne gülmeye başlamıştır. Bu bir anlamda emperyalizmin yol açtığı haksızlığı düzeltmektir. "Ah bir petrolümüz olsaydı" diye kaç nesil iç geçirip durdu. Kimse etrafımızın petrol denizi olmasına mukabil topraklarımızn kupkuru kalmasına bir türlü akıl erdiremedi. Şimdi ise hükümetlerimizin birbirini takip eden hamleleriyle Anadolu bir enerji yatağı haline geliyor. Kerkük-Yumurtalık boru hattı, Irak'taki işgal sebebiyle her ne kadar şu ân gayrı faal ise de alanında ilk mühim adımdır. Bakü-Tiflis-Ceyhan ile takviye edilmiştir. Böylece petrol ve tabii gaz akımları Türkiye'de buluşmakta sahillerimizden dünyaya açılmaktadır. Şu gün itibariyle Rus gazı, İran Gazı, Irak petrolü ve Azeri petrolü Anadoludadır. Anadolu faydalanacak. Avrupa ve komşularımıza pazarlayacağız. Bu hamleler daha da geliştirilmelidir. Güneyden petrol, mağripten doğal gaz getirilebilir. Daha başka kimlerden petrol alınıp pazarlanabilecekse onlar üzerinde çalışmalı. Kerkük-Yumurtalık boş yere yatar olmaktan kurtarılmalıdır. Bu manzara aynı zamanda köylü toplum olmaktan kurtulup tüccar millet olma olduğumuzun müjdesidir. Petrol ve doğal gaz, incir, üzüm yetiştirmemizin yerini aldığında çok şey değişecektir. Ancak enerji ülkesi olmamız için bunlar yetmez. Nükleer enerji de kısır muhalefete aldırmadan sür'atle hayata geçirilmelidir. "Bayram" diye telakki ettiğimiz hadisenin bir başka tarafı daha var. Görüldüğü gibi komşuların birbiriyle iyi geçinmeleri, ülke vatandaşları gibi insanlığın da hayrına olmaktadır. Gürcistan'a teşekkür etmeliyiz. Azerbaycan'la aramıza Ermeni duvarı ören Stalin ihanetini böylece aşabildik. Sınırlarımızın İngiliz-Stalin darbesinden kurtulması vaz geçilmez hakkımızdır. Diğer taraftan şunu da düşünmemek mümkün mü? Ermeni yönetimi, acaba dünkü manzaraya bakıp kendini sorguladı mı? Şu iş birliğinin içinde yer alan bir Ermenistan bu iştirakin nimetlerinden faydalanacaktı. Erivan hükümetleri böyle yapacaklarına bir asır evvelinin düşmanlıklarını kurcalayıp durmaktalar. Bir gün Ermeni gençleri Erivan'ı kendilerini yoksulluğa mahkum edenlerin başına yıkacaklardır. Keza ders alması gereken diğer merkez İsrail'dir. Ceyhan'da tarih yazılırken İsrail, yanlış üstüne yanlış yaparak kin ve düşmanlıkları biliyordu. Devlet vakarıyla değil, intikam hırsıyla hareket etmekte. Bütün bunlara bakarak gerek Kürt asıllı vatandaşlarımız ve gerekse Kuzey Irak'taki Kürt kardeşlerimiz de hayli kafa yormalılar. Dünya nerden nereye geldi, nereye gidiyor. Hudutlar lafta, şekilde kalmışken bölgede 3 kavim vahim hatalar içinde Yahudi, Ermeni, Kürt. Diğer bir husus da vizelerdir. Bölge insanları bir diğerine kendi vilayetlerine gitme rahatlığıyla seyahat edebilmeliler. Seyahat kolaylığı ticari ve sosyal yakınlıklar getirecektir. Berlin Duvarı vazifesi gören vizeler kaldırılmalıdır. Dünya kültür başkenti İstanbul Avrasya'nın merkezidir. Hazar'dan Akdeniz'e, Ceyhun'dan Ceyhan'a köprüler kuruluyor. Devamı Nil'den Fırat'a atılacak köprülerde. Devamı Tuna'dan Dicle'ye atılacak köprülerde. Bu Petrol Bayramı işle Ankara'nın AB karşısında eli güçlenmiştir. Canı isteyen, Türkiye'yi AB'ye kabul etsin!.... "Nerede kardeşlerin yeşil Nil, mavi Tuna, Giden şanlı akıncı ne gün döner yurduna?" Böylesine inciden mısralarla bu memlekete hizmet edenlerin tâ çocukluklarında, ilk gençliklerinde fikir hamurunu yoğuran Necip Fazıl'la diğerlerine rahmet olsun.