Geçtiğimiz hafta Hakan Fidan’ın A Haber’e verdiği röportajı ben de birçok kişi gibi ilgiyle izledim...
Söyleşinin içeriği son derece doluydu ve mesajları çok netti. Meslektaşlarımı tebrik ederim...
En çok dikkatimi çeken, Bakan Fidan’ın konuştuğu her konuda“istikamet” belirleyenbir çözüm sunmasıydı. Özellikle gençlere yönelik mesajı, gelecek için âdeta millî kodun anahtarı niteliğindeydi.
Zihinlerinin hack'lenmesine izin vermesinler!
Bugün sosyal medya algoritmalarının zihinleri esir aldığı bir dönemden geçiyoruz. Bunun çaresi mevcut gerçeği yok saymak değil; tam tersine, bu gerçekliğin içinde kendine özgü bir duruş oluşturabilmek ve mevcudu kendi lehine dönüştürebilme becerisine sahip olmaktır.
Hakan Fidan, bu noktada önemli bir tespit yapıyor: Zihinlerin hack'lenmemesi için gençlerin “kendi yazılımlarının” olması gerektiğini vurguluyor.
Günümüzün diline ve aklına uygun bir üslupla bu yazılım anlayışına “istikamet” adını veriyor.
Stratejik zekâ tam da budur.
İstikameti olanın zihni tesir altına alınamaz.
Bu nedenle yetiştirdiğimiz gençlerin temeline ne koyduğumuz büyük bir sorumluluktur. Böyle bir gençlik için eğitim sistemimizi yeniden değerlendirmemiz şarttır.
“İstikamet” içeriğimiz nedir?
Bana kalırsa tüm karanlığı dağıtacak ışık, “İstikametimiz nedir?” sorusuna vereceğimiz samimi cevaptadır.
Gelecek nesillere nasıl bir istikamet yazılımı sunuyoruz?
Öğrenilmiş çaresizlik…
Hakan Fidan’ın “öğrenilmiş çaresizlik” üzerine önemli bir reçetesi var.
“Başkaları yapar, biz yapamayız” sözü bu çaresizliğin ilk adımıdır. Bu ezberi bozacak adımlar atılmalıdır. Gençler, Fidan’ın işaret ettiği bu “yazılıma” kavuştuğunda hedeflerimize çok daha hızlı ulaşırız.
Hedefe odaklanma ve millî kodlar…
Türkiye, iç tartışmalarla o kadar vakit kaybediyor ki yapılması gereken daha önemli işler için zaman daralıyor. Oysa küresel bir değişim ve dönüşüm sürecinin tam ortasındayız.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde belirlenen stratejiler, geleceğin inşasına yöneliktir.
Elbette Bakan Fidan’ın da söylediği gibi, çevrede bu kadar kan, gözyaşı ve yıkım varken Türkiye’nin bir gül bahçesi gibi kalması kolay değildir.
Bu dengeyi bozmak için ülkemizin istikrarına kaç defa müdahale edilmek istendi?
Fidan’ın öz güvenle “Çok şey oldu ama çevreye bakıldığında fazla bir şey değil” sözü tam bir Türk vakarının ifadesidir. Şikâyet etmiyor; mevcut durumu korumak ve daha ileri taşımak gerektiğini hatırlatıyor.
Zamanımızı içeride birbirimizle uğraşarak değil, hedefe odaklanarak harcamamız gerektiğini söylüyor.
Diplomatik ve devlet diliyle ama kendine has üslubuyla yine istikamet gösteriyor...
Devlet adamları arasında hem teoriyi hem sahadaki tecrübeyi birlikte taşıyabilenlerin varlığı, sonuç almayı her şeye rağmen mümkün kılar.
Bu nedenle Hakan Fidan’ın stratejik zekâsı, günlük işlerinin ötesinde, gelecek nesillere “istikamet” gösterme çabasıyla daha da kıymetlidir.
Yapılan her şey, bugünün ve yarının nesillerine bırakılan bir mirastır.
İstikamet nedir?
Menzil nedir?
Mefkûre nedir?
Millî kod nedir?..
Bu sorulara cevap verebilen gençlere ihtiyacımız var.Ve bunun için “Devlet nedir?” sorusunun cevabı hayati öneme sahiptir.
Bizi toksik ideolojilerden kurtaracak olan yine istikamettir.
Bu istikameti gösterecek anne babalar, öğretmenler, eğitim sistemi, çevre, medya ve kitaplar sıradan kavramlar değildir.
Örneklerimiz kimdir?
Bu kadar devrime imza atan Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı muhaliflerin hâlâ anlamamakta ısrar etmesi, bizim ise bu tartışmalar arasında yönünü bulamayan nesilleri düşünmemizi zorunlu kılıyor.
Hakan Fidan’ın “istikamet yazılımı” yaklaşımı esas alınmalıdır. Bu, geniş kapsamlı bir yetiştirme felsefesidir.
İçinde “Devlet nedir?” sorusuna derin cevaplar verecek kodlar bulunmalıdır.
Menzili ve istikameti olan toplumlar, nihai mefkûrelerine ulaşabilirler.
Bu yolculuk uzun, meşakkatli, onurlu ve şereflidir...
Yolun yoldaşlarına, istikamete talip olanlara, millî kodlarla bakanlara ihtiyaç vardır.
Bu dünya fânidir ama imtihanlarla doludur.
Bayraktarlık ve sancaktarlık misyonuna talip olanlar, bu imtihanın kazananlarıdır.
Yazılımı “istikamet” olanların sayısının artması duamızdır...

