Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

İnsanları “engelli-engelsiz” diye değil “başarılı-başarılı olmayan” diye ölçmek gerekir.

Çocukluk yıllarımda okul yoluna yürürken ileride öğretmen olacağımı kimse tahmin etmiyordu. O günlerde engelli birinin öğretmen olabileceği pek az kişinin aklından geçerdi. Fakat zaman içinde anladım ki insanın içinde taşıdığı kararlılık, gözün görmediği pek çok kapıyı açabilecek kadar güçlüdür. Okudum, çalıştım, yoruldum ama sonunda bir gün sınıfın önünde durmayı başardım.

Sonra çevremdeki engelli öğretmenlere yöneltilen şu soruyu sık sık duymaya başladım: “Görme engelli bir öğretmen olur mu gerçekten?”

Bu soruyu bana hiçbir zaman öğrencilerim sormadı. Çünkü çocuklar öğretmenini gözünden değil; sesinden, yaklaşım ve ilgisinden tanır, bilir sever...

Yetişkinlerin merak etmesi doğaldır. Hayatında hiç görme engelli öğretmen görmemiş yöneticilerin ve velilerin aklında elbette soru işaretleri olabilir. Ama damdan düşenin hâlini damdan düşen anlar. Bu sebeple engellilere yönelik eğitimlerin ve farkındalık çalışmalarının bizzat engelli bireyler tarafından verilmesi çok daha etkili olur.

Üniversitelerdeki özel eğitim programları da zaman içinde değişti. Eskiden görme engelliler, işitme engelliler ve zihinsel engelliler için ayrı ayrı özel eğitim öğretmenliği bölümleri vardı. Bugün hepsi tek çatı altında toplanmış durumda. Bu sistemin pek çok avantajı olsa da her engel grubunu aynı derinlikte anlamak kolay olmuyor. Uygulamalı tecrübenin bu yüzden önemi büyüktür.

Ayrıca şu bakış açısının yerleşmesi gerektiğini düşünüyorum: İnsanları “engelli-engelsiz” diye ayırmak yerine, “başarılı-başarılı olmayan” ölçüsüyle değerlendirmek gerekir. Nasıl ki engelsiz öğretmenler arasında sınıf yönetimine hâkim olan da olur, zorlanan da… Aynı durum engelli öğretmenler için de geçerlidir. Başarıyı belirleyen şey engel değil; insanın donanımı, emeği ve mesleğine bağlılığıdır.

Bugün Türkiye’de eğitim, yeni bir anlayışla Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli üzerinden yeniden şekilleniyor. Bu model, kapsayıcılığı ve fırsat eşitliğini merkeze alırken, engelleri kaldıran engelli öğretmenlere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyuyor. Bu sistemde hem Millî Eğitim Bakanlığında hem diğer bakanlıklarda hem kamu kurum ve kuruluşlarında STK’larda engelli bireylerin daha aktif görev alması ülkemize değer kazandıracaktır. Öğretmenler gününüz kutlu olsun.

Selman Devecioğlu

Ünal Bolat'ın önceki yazıları...

ÖNE ÇIKANLAR