“Kur’ân-ı muhafaza edecek olan da biziz”

A -
A +

Hicr sûresinin dokuzuncu âyetinde meâlen “O Kur’ân-ı kerîmi biz indirdik, onu muhafaza edecek olan da biziz” buyuruluyor.

 

 

 

İmam-ı Beyhekî hazretleri zamanın meşhur hadis âlimi ve Şafii fukahasından idi. 384 (m. 994) yılında Horasan’da Nişâbûr’un Beyhek kasabasında doğdu. Beyhek’te yetişti. Daha sonra ilmini arttırmak için Bağdat’a gitti, orada tahsiline devam etti. Meşhur âlimlerden ilim öğrenip büyük âlim oldu. Kendisine ilmin minaresi denildi. Pek çok âlim yetiştirdi. Kelâm ilminde de, Ehli sünnet itikadına büyük hizmetler yaptı. Çeşitli ilimlerde bilhassa hadis, fıkıh ve kelâm ilmine ait binden ziyade kitap telif etti. 458 (m. 9 Nisan 1066)’da vefât etti. El-i’tikâd vel-hidâye ilâ sebîl-ir-reşâd kitabında imanın ne olduğunu anlatırken buyuruyor ki, Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Îmân; senin Allahü teâlâya, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ölüme ve öldükten sonra dirilmeğe, hesaba, Cennet ve Cehenneme ve kadere, hepsine birden iman etmen, inanmandır” buyuruyor. Yahyâ bin Muhammed bin Abdullah, Muhammed bin İbrâhim bin Sa’îd, Umeyye bin Bustân, Muhammed bin İbrâhim bin Sa’îd bildiriyorlar ki; Ebû Hüreyre (radıyallahü anh), şöyle rivayet etti: Peygamberimiz “İnsanlarla, Allah’tan başka ilah olmadığına şehadet edip, bana ve getirdiğime (İslamiyet’e) iman edinceye kadar, harp etmekle emrolundum. Bunu yaptıkları (iman ettikleri) zaman, mallarını ve canlarını benden kurtarırlar. Ancak İslam’ın hakkı müstesna (yani bir Müslüman bir günah işlemişse, ona İslamiyet’in takdir buyurduğu ceza uygulanır). Onun hesabı da Allah’a kalmıştır.” buyuruyor.

 

“Biz Allahü teâlânın Resulüne indirdiği Kur’ân-ı kerîme iman ediyoruz. Onun hayatında, Kur’ân-ı kerîm, bir araya toplanıp Mushaf hâlinde yazılmadı. Ümmeti arasında ne bir noksanlık, ne de ziyâdelik olmaksızın hıfzedilerek, aynen Peygamberimizin bildirdiği şekilde kalmıştır. Bu, Allahü teâlânın vaadidir ki, Hicr sûresinin dokuzuncu âyetinde meâlen “O Kur’ân-ı kerîmi biz indirdik, onu muhafaza edecek olan da biziz” ve Fussilet sûresinin 42. âyetinde meâlen, “Bâtıl, Kur’ân-ı kerîme ne önünden, ne arkasından (hiçbir cihetten) ona yol bulamaz. Çünkü, o, emrinde Hâkim (hikmet sahibi), fiilinde Mahmûd olan Allahü teâlâ tarafından indirilmiştir” buyuruyor. Hasen-i Basrî “Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmi, şeytanın bâtıl bir yolla ziyadelik yapmasından ve hak olan kelâmından da bir noksanlık yapmasından muhafaza etmiştir” buyurmuştur.”

 

 

 

Vehbi Tülek'in önceki yazıları...