Kadim lisanımız Türkçe farklı lehçe ve şiveleriyle bir umman; inci kıymetindeki kelimeleriyle bir hazinedir. Necip milletimizin binlerce yıllık “sadası”, ses bayrağıdır.
Azerbaycan Türkçesi de hususiyetleri, dokunaklı ifadeleri, kelime varlığı ile dikkatleri celbeder. Bu kelime deryasından misaller vermek istiyorum.
Resmî yazı yerine mana farklılıkları ihtiva eden “serencam, layiha, ferman” kelimeleri kullanılır. Ahval (durum, vaziyet), şerait (mevcut şartlar) kavramları gündelik dilde yerini korumaktadır.
İlk mektep ve anaokulu öğrencilerine “şakirt”, lise ve fakülte öğrencilerine “talebe” denilir. Yani, ilmi talep edecek yaşta talebe; küçük yaşta şakirt olursunuz. Bizde unutulmuş, Türk âleminin ortak kelimeleri mektep, maarif, tedris, terbiye, âlim, muallim, muallime, kelimelerini duyarsınız. Askerî terminolojide zabit (subay), gedikli (astsubay) ve nefer kelimeleri vardır. Siper yahut mevziye “senger”, kurşuna “gülle”, el bombasına “humbara” denilir. Zikrettiğimiz kelimeler Osmanlı ordusunda da aynı manada kullanılırdı.
“Sulh meramlı”, barış gücü manasındadır. “Meramı, mesuliyeti” sulh olması beklenen askerî güç kastedilir. Bayrağın asılması fiiline “sancımak” denir. “Sancak” kelimesi mezkûr kökten gelir. “Yüksek” yerine “Âli” sıfatı vardır.” Âli Meclis, âli mektep, âli mahkeme” denilir. Düşündüğümüzde yüksekokul, yüksek mahkeme olmaz. Duvar, bina yüksek olur. Tıp sahasındaki terim ve vazife adları tabii ve samimi ifadelerdir: “Ürek (yürek) hekimi” (kalp doktoru), can hekimi (acil doktoru), tıp bacısı (hemşire), tıp gardaşı (hemşir), derman (ilaç)...
Kural yerine “qayda” (kaide), yaya yerine “piyada” (piyade) denilmektedir. Piyade trafikte yürüyenlerin de düzene tabi olduklarını hatırlatıyor.
Ulus, uluslararası değil “Beyne halk, beynelmilel” terimleri kullanılır. Başkent yerine “payitaht” denilir. Maziyle atinin (gelecek) rabıtasını çağrıştıran bir mefhumdur.
“Ziyalı” kavramı vardır. Muazzam bir teşbihtir (benzetme). Ziya, günün ilk ışıkları ve vakti demektir. Ziyalı da o ışıktan nasip almış, aydınlanmış, münevver” manasındadır.
Azerbaycan’da kelime hazinesi muhafaza edilmiş. Bizler de öz Türkçeleştirme, sadeleşme çılgınlığından evvelki zengin, mütekâmil Türkçenin kelimelerini, mefhumlarını; Türk dünyasının ortak kavramlarını öğrenmeli, lisanımıza sahip çıkmalıyız.
Hakan Karagöz-Ankara
ŞİİR
Dünyada hoş bir sada bırakmak için çalış
Mutluluğu seversen çilesine de alış
Zikir meclisi varken nedir günaha dalış
Cürümleri silip ol Hak dostu veli ile
Doğduk ezan okundu ölürüz salâ ile
Hayırla şer Allah'tan şükürle sabır gerek
Katlanılmaz bir derdi asla yaşamaz yürek
Cüz-i iradeni sen kullan hayra giderek
Dal aşkın denizine coş gönlün seli ile
Doğduk ezan okundu ölürüz salâ ile
Maksadın cennet değil Hakk'ın rızası olsun
İnsanlık için yaşa yarına huzur dolsun
Unutma İslâm gövde sen gövdede bir dalsın
Rabbim kimseyi yakmaz kul yanar bela ile
Doğduk ezan okundu ölürüz salâ ile
Durmuş Tunacık
Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...