Sonradan pişman olmaktansa

A -
A +

Haksızlığa karşı konuşmadan önce düşünmek lazım. Kendinize şunu sorun. “Ben olsam ne hissederdim?” Empati kurmak en akıllıca iş. Ayrıca kendinize şunu sorun:

 

“İnsanlar niçin bu kadar zor?”

 

Hoşa gitmeyen insanlara kızgınlıktan çok, empatiyle yaklaşmayı tercih etmek, düşmanlığı uyuma dönüştürebilir.

 

Endişe verici soru ve durumlarda asabınızın bozulmasına izin vermeyin. Bunun için hazırcevap dolu cümleler oluşturun. Hazırda dursun gerektiğinde duruma göre hemen kullanın. Yani olaylara nükteyle yaklaşın. Eğer seni zor durumda bırakanları alt edemiyorsan sen de onlara katıl. Sizin damarınıza basıyorlarsa sabrederek kahkaha atın, espriye yaklaşın. Sizi zor durumda bırakan kişiye eğer doğru ise “Doğru söylüyorsun” diyerek konuyu değiştirebilirsin. Kişi kaba davranıyorsa siz de “bunu hepimiz yapmıyor muyuz?” diyerek kendisini de sorumlu tutmayı deneyebilirsiniz. Sizi açık saldırıda bırakan bir durumda cevap vermeyin.

 

Birisi şikâyet etmeye başladığında ne yaparsınız? Açıklama yapmayın. Eğer söylediklerinde doğruluk payı varsa “haklısınız” deyin. Söylediklerini kabul edin. Neler yapılabileceğini konuşun. Açıklama yapmak fikir yürütmeyi genişletir. Kabul etmek sona erdirir.

 

Neyin yanlış gittiğini açıklamak yerine şu tekniği kullanın.

 

A) Kabul edin. Haklısınız deyin. B) Özür dile C) Harekete geç.

 

Hemen problemi giderme yoluna git. Bu takdirde karşı tarafın öfkesi ve şikâyeti kalmaz. Tartışmalardan zarif bir şekilde sıyrılın. Zira tartışmanın galibi yoktur. Sonradan pişman olmaktansa baştan kibarca kaçınmanın yollarını seçmeliyiz.

 

Dilinizi Tutun. Öfkeliyken konuşmak bütün zamanların en kötü konuşmasını yapmaktır. Zarafet dilin kontrol altında tutulmasıdır. Size dedikodu yapan birisi başkalarına da sizin hakkınızda dedikodu yapacaktır. Eğer birisi söylediklerinize direniyorsa, kısa bir aradan sonra kendisine “peki, siz ne öneriyorsunuz?” sorusunu yöneltmek, o kişiyi önerinizi dikkate almaya ikna etmenin mükemmel bir yoludur.

 

     Nurettin Bozan-Eskişehir

 

 

ŞİİR

 

          Orada

 

 

Mezarlıklarda para sayan gördün mü

 

Ağalık paşalık yoktur orada

 

Herkesin üstünde dokuz tahta vardır

 

Amirlik, patronluk sökmez orada.

 

 

 

Kim ağa, kim paşa, rütbeli kimdi?

 

Mazlumu, âlimi, zalimi kimdi?

 

Ahiri, zahiri, evveli kimdi?

 

Hepsi hesap verecek toprak altında.

 

 

 

Trilyona tekme atan topçular,

 

Para için göbek atan popçular.

 

Halkımızı sömüren pis stokçular.

 

İğneden ipliğe hesap var orada.

 

 

 

Helal gıdasına haram katanlar,

 

Mevla’yı bırakıp 'put'a tapanlar.

 

Allah’ın emrine karşı çıkanlar.

 

Cehennemin ateşi yakar orada.

 

 

 

Süleyman sözlerinden ders çıkarıyor.

 

Haksızlığa karşı ses çıkarıyor.

 

Takkenin yanında fes çıkarıyor.

 

Tespihin tanenin hesabı var orada.

 

 

 

     Süleyman Usta/Espiye-Giresun

 

 

SAĞLIK OLSUN

 

 

El-Mansûrî fit-Teşrîh: 866 senesinde Rey şehrinde doğan meşhur tabip ve kimyager Muhammed bin Zekeriya’nın sağlık alanında hazırladığı ikinci önemli eseri El-Mansûrî fit-Teşrîh olup yirmi cilttir. Bu eseri, Horasan Sultanı Mansur bin İshak Sâmânî’ye ithâf ettiğinden, Mansûrî ismiyle meşhûr oldu. Eserde, özellikle insan vücudunun anatomik yapısını ele almış, organları ve vazifelerini izah etmiş, gıda maddelerini, hıfzıssıhha (sıhhati koruma) konusunu ve daha birçok tıbbî mevzuları incelemiştir. On bölüm olan eserde; anatomi bilgileri, bünyevî incelemeler, gıdalar, ilaçlar, sıhhat, insanlara devâ, yolculuk nizamı, cerrahlık, zehirler ve zehirlenmeler, genel hastalıklar gibi temel tıbbî konular ele alınmıştır. Latinceye tercüme edilen eser, 1480 senesinde Milano’da yayınlanmıştır. El-Hâvî fit-Tıb gibi bu eser de asırlarca Avrupa üniversitelerinde ders kitabı olarak okutulmuştur.

 

 

 

Yetenekli Kalemler'de önceki yazılar...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.