- Vermek, almaktan daha huzur verici ve mutlu edici bir eylemdir.
- Günümüz toplumunda bencillik, doyumsuzluk ve "hep ben" düşüncesi yaygındır.
- Aile huzuru, sağlık ve başarı gibi değerler, çevremize duyarlı olup vermenin sayesinde kazanılır.
- Gerçek verme, karşılık beklemeden, kalpten ve saf niyetle yapılmalıdır.
- Nefsin çıkarcı isteklerini aşmak, vermenin güzelliğini ve huzurunu anlamanın yoludur.
İnsanı mutlu eden duygulardan birisi de bir şeyler vermesidir. Hep ben duygusu içinde olanlar, sadece kendi menfaat ve çıkarlarını düşünen kişilerin bir de olaya bu yönden yaklaşmalarında fayda var diye düşünüyorum. Marifet almaktan ziyade vermek olsa gerek.
Teknolojinin hızla ilerlediği bir zamanda yaşıyoruz. Özellikle iletişim üzerine yapılan yenilikler ve yatırımlar çığ gibi büyüyor. Teknolojinin getirdiği o kadar kolaylık ve zaman tasarrufu olduğu hâlde hâlâ daha aceleciyiz ve “24 saat yetmiyor” diye yakınıyoruz…
Reklam sektörü, bankalar, pazarlama şirketleri, spor özellikle futbol, ikna yöntemi yoluyla ticaret alabildiğince yüksek cirolar yapıyor. Tüm düşünce ben kazanayım, ben alayım ben ben ben... Bencillik ve doyumsuzluk da bununla beraber had sayfaya geldi. Sadece karşılıksız vermek güdüsünde olan çok az bir insan topluluğu mevcut. Velhasıl düşünce biçimi insanı yönlendiriyor.
Bir tarafta nefsine yenik düşünler “hep ben kazanayım” derdinde olanlar, diğer tarafta ise nefsine hâkim olanlar “biz kazanalım” diyerek mutluluğu ve huzuru bulanlar. İnsanlar seçimini kendi iradeleriyle ve nefsiyle olan mücadelesinin bir ürünü olarak ortaya koyuyor.
Aile huzuru, beden ve ruh sağlığı, iş hayatında başarı, sosyal çevrenin olgunluğa ulaşmanın yolu çevremize karşı duyarlı olup hep vermenin sayesinde olduğunu bilmek ve buna göre davranmak mutluluk kaynağı olacaktır.
Sözün özü; çıkarcı nefsinizi aştığınızda, özünüzden vermenin, aklınızdan vermenin, içinizde büyüyen sevginin güzelliğini kavrayacaksınız. Vermenin almaktan daha huzur verici bir şey olduğunu anlayacaksınız. Ama verme kalpten olmalı, nefsin etkisiyle karşılık bekleyerek olmamalıdır. Niyet has ve karşılıksız olmalıdır. Aklı karışık olanın yolu da karışık olur. Kendinizi başkalarının mutluluğuna adadığınızda aynı oranda mutlu olursunuz.
Nurettin Bozan-Eskişehir
ŞİİR
Torunlarıma
Beş torun sahibi bir dedeyim ben
Sakalı aklaşmış pir dedeyim ben
Torun sevdasında hür dedeyim ben,
Güzel torunlarım canlarım benim
Bir numara Enes Talha beyimiz
İki numara Elif Nazım kızımız,
Üç numara Ahmet Salih oğlumuz
Dört numara Ömer Asaf canımız
Beş numara Gülcem, çok seveceğim,
İnşallah muradınızı göreceğim
Sizi çok seviyorum can torunlarım
Ben sizinle huzurluyum Canlarım.
Vasiyetim ardımdan Yasin okuyun,
Hiç ara vermeyin her gün okuyun
Süleyman Dedenizi hiç unutmayın
Sizi çok seviyorum tatlı canlarım
Süleyman Usta/Espiye-Giresun
KELAMI KİBAR KİBARI KELAMEST
“Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür”
Din büyüklerimiz buyurdular ki:"Vaazların özü, nasihatlerin en kıymetlisi, bir Allah adamını sevmektir. Böyle bir zata kavuşan, artık her şeyi terk etsin. Katiyen onun şefaatinden, onun himmetinden, onun duasından başka bir şeye gönül bağlamasın. O, bir musluktur, cereyanın takıldığı prizdir. Dolayısıyla, böyle bir zatı bulduktan sonra, o zatın yolundan kıl kadar ayrılmak demiyorum; o zatın yolundan bir hardal tanesi, yani bir saç kılı kadar ayrı olan biri ile ahbap olursanız, bu ahbabınız sizin için engerek yılanıdır;çok tehlikelidir!..”

