Yitip giden duygular

A -
A +

Bu sene ilkbahar sanki sonbahar gibi geçti. Geçerken birçoğumuzdan bazı şeyleri sonbahar gibi beraberinde alıp götürdü. Hani sonbaharda yapraklar dökülür ağaçlardan, eksilir bir şeyler. Sert ve soğuk rüzgârlar eser. Kiminin de hayatından eksildi bazı şeyler; içimizden, ruhumuzdan. Güzel hisleri çoğaltmaktı halbuki niyetimiz. Neden oldu ki böyle? İnsanlığımız da mı yitip gitti bizden, esen sert rüzgârın yaprakları birer birer uçurduğu gibi...

 

Belki de bu olanlar; onca katliam, nefret, kin ve ardından gelen sessizlik, suskunluk sebepti insanlığımızı yitirmemize. İnsanlar neden böyle? Niye bu birbirinden habersizlik? Birbirini hissetmemek? Dahası birbirine karşı bu kadar merhametsizlik bu derece acımasızlık? Neden bu nefret öfke kin, kıskançlık? Neyi çekemiyoruz? Biz ne ara böyle olduk? Yoksa zaten hep böyle miydik? Aile içinde dahi gelişen nefret, sevgisizlik kıskançlık dedikodu varken kimi kurtaracağız biz? Kime ne faydamız olacak, okuduklarımızın dinlediklerimizin, yazdıklarımızın? Her şey olup biterken sadece ekranda film izler gibi izleyebiliyoruz sadece.

 

Ne kendimizi ifade edebiliriz bazen ne de zaten buna gücümüz kalmıştır. Kardeş kardeşine karşı, çocuk anne babasına karşı; eşler birbirine karşı, arkadaş arkadaşına karşı anlayışsız, kıskanç ve bencil, neden? Kaldı ki bu hâldeki bir kimse hiç tanımadığı bilmediği ama zulüm gören bir mümine, bir din kardeşine mi faydası olacak? Nasıl olacak söylesenize? Ben bilmiyorum da anlayamıyorum da. Ama samimi olarak yüreğim acıyor, üzülüyorum.

 

Bir elmanın yarısı gibi olmamız gerekirken, bir duvardaki tuğlalar gibi birbirimize tutunmamız gerekirken, düşene de bir tekme sen vuracaksın anlayışı kahrediyor... Çevremize iyilikleri ve güzellikleri yayalım. Bir kişiden ne olur demeden, denizdeki deniz yıldızını kurtaran insan samimiyetinde örnek olalım.

 

     Dilara Nur Özkaya

 

 

ŞİİR

 

 

     Uzun saçın kısası!

 

 

 

Bir bak kalbimdeki tuttuğun yeri,

 

Saçım nere, seni nere koymuşum.

 

Ettiğin her kelam tartar değeri,

 

Saçım nere, seni nere koymuşum.

 

 

 

Karakterim saçlarımdan uzundur,

 

Sana komik olan bana hüzündür,

 

Anlamazsın fakat, bence hazindir,

 

Saçım nere, seni nere koymuşum.

 

 

 

Laf etmeden önce bir bak kendine,

 

Küçümsemek düşüyor mu haddine,

 

Bilemedim bu milletin derdi ne,

 

Saçım nere, seni nere koymuşum.

 

 

 

İnsan bakar önce kendi kendine,

 

Mevlâ insaf bahşeylesin kalbine,

 

Yapışma hiç onun bunun kulpuna,

 

Saçım nere, seni nere koymuşum.

 

 

 

     Mustafa Özkahraman

 

 

MERAKLI BİLGİLER

 

 

SU SAMURU: Boyu 80, kuyruğu 45 cm’dir. Postu koyu kahverengidir. Sansargiller familyasından, nehir ve göl kıyılarında yaşayan etçil bir memeli. Su kenarlarında kazdığı çukurlarda yaşar. Yuvası karada olmakla beraber girişi su altındandır. İçini kuru yaprak ve yosunlarla döşer. Ayrıca havalandırma deliği de bırakır. Uzun silindirik gövdeli, yassı kafalı, uzun bıyıklı, küçük kulaklıdır. Ayakları kısa, beş parmaklı ve kısmen perdelidir. Çoğunun rengi koyu kahverengidir. Su geçirmeyen sık tüylü postları kürkçülükte kıymetlidir. Suda ustalıkla yüzer. Balık, kurbağa avlar. Kuş, yumurta ve fare de yerler. Özel eğitilmiş köpeklerle avlanır. Suya dalarken burun ve kulak deliklerini kapatır. Yassı kuyruğunu dümen olarak kullanır. Kuyrukla beraber 1,5 metre boy ve 15 kg ağırlıkta olanları vardır. Bazı ülkelerde balıkçılar tarafından ehlileştirilerek balık avında kullanılır. Çoğunlukla yalnız dolaşır ve gece avlanır. Oynamayı ve suda sırt üstü yüzmeyi çok sever.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.