Onlarca yıldır kamuya sızıp devletimizi ele geçirmeye çalışan FETÖ gibi, silahla ülkemizi bölmeye çalışan PKK terör örgütünden de kurtuluyoruz inşallah.
Bunu 2023 seçimleri neticesine borçluyuz.
Batı, 2023 için “Son umudumuz” diyordu…
“ABD, Avrupa, Orta Doğu ve Asya’daki jeopolitik ve ekonomik hesaplar bu seçime bağlı” makaleleri yazılıyordu.
Çok şükür, korktukları oldu.
Şimdi ülkemizin yükselişini konuşuyoruz.
***
FETÖ, PKK onların 1980 NATO darbesiyle ayağımıza bağladıkları ‘maşa’lardı.
Devletimiz güçlendikçe bu örgütlerle mücadelede büyük mesafe aldı.
Lakin, bunlar zayıflatıldıkça, daha büyük bir bela su yüzüne çıktı.
Şimdi onları, terör örgütünün kayıtsız-şartsız fesih kararı açıklamasından duydukları rahatsızlıkla görüyoruz.
***
Oysa daha düne kadar PKK ve Pensilvanya destekli Altılı Masa etrafında buluşanlar, bunlardı.
Kritik 2023 seçimleri öncesi kendilerini iyice açığa çıkaran bu yüzlerin, günümüzün ittihatçıları olduğunu çok yazdım.
Kimi dindar, kimi milliyetçi maskesi takmıştı…
Tarihçi Murat Bardakçı da tam isabetle “İkinci Jön Türk masası” demişti onlar için.
Bugün PKK’nın fesih ve silahları terk etme kararı almasından çıldırırcasına rahatsız olanlar, 2023 seçimleri öncesi ne yapmıştı, gelin tekrar yüzlerine vuralım.
***
Mesela 2018’de hazırladıkları, İyi Parti’nin de HDP ile birlikte altına imza attığı, Ümit Özdağ ve Engin Özkoç’un açık ettiği anayasa taslağını hatırlayalım…
* Türkiye’nin 20-25 eyalete bölünmesi, bunların kendi kendini yönetmesi.
* 25 eyalet başkanlarının TBMM’ye gelmesi.
* Her eyaletin yer altı zenginliklerinin kendisine ait olması.
* Özerklik (istediğinde ayrılma) hakkının saklı olması.
* Türk ve Kürt kurucu unsuru olarak; iki kurucu unsurun kabul edilmesi.
Görüyor musunuz bugün hop oturup hop kalkanların o gün neye imza attıklarını?
Devam edelim…
***
Bunlar o günlerde şaşılacak şeyler değildi, zira Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu açık açık “Yerel özerklik şartını mutlaka getireceğim” diyordu!
Tepede uzlaşma sağlanmış olmasa, zaten CHP-HDP destekli ortak mitingde Öcalan ve Atatürk posterleri birlikte sallanır mıydı?
Bitmedi…
***
Devlet, 2013’te HDP ile “terör örgütü PKK’ya silah bıraktırma ve bir daha çıkarılmamak üzere çukura gömme süreci” yürütürken, buna destek vermek bir yana, akamete uğratmak için elinden geleni yapan CHP, “Birlikte iyi salladık” dedikleri 7 Haziran 2015 seçimlerinden itibaren, terör örgütünün partisi ile her seçimde “Bir oy CHP’ye, bir oy HDP’ye” kampanyaları yapmış, şimdi PKK’nın kendisini feshetme açıklamasından hazımsızlık duyanlar, her sandıkta tıpış tıpış Kandil’in isteklerine oy vermişti!
O süreçte, CHP’nin ve ittifak ortaklarının ağzından bir defa olsun “PKK silah bıraksın, ondan sonra birlikte siyaset yapmanın yollarını arayalım” cümlesini duyan olmuş muydu?
Elbette hayır.
Böyle bir dertleri zaten yoktu, olamazdı…
Onlara ‘yıkmak için’ verilmiş tek hedef vardı; Erdoğan ve Cumhur İttifakı.
Bu yüzdendir ki, ne Suriye operasyonları için Meclis’e getirilen tezkerelere onay verdiler, ne de devletin ateş çemberini yarmak için verdiği mücadeleye destek oldular.
Bunlar bir yana, Mehmetçiğimize destek için sınıra giden sanatçılara bile etmedik hakaret bırakmadılar.
Bununla da yetinmediler, -türlü güzellemelerle- İsrail adına sınırımızda teröristan kurmaya çalışan PKK/YPG’nin Türkiye’ye tehdit olmadığına toplumu ikna etmeye çalıştılar!
Hepimizin gözleri önünde olmadı mı bunlar?
***
Savunma sanayiimizi aşağılamalarını, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Ege’de, Kıbrıs’ta, Karabağ’da gayrımillî ahlaksız politikalarını da şuraya not düşüyorum.
Bunların, senelerce Suriyeli mülteciler üzerinden yaptıkları kara propagandanın ardından Şam rejimi devrildikten sonra takındıkları tavra da şahit oldunuz.
Sadece İran’ın 600 binden fazla Sünni Müslüman’ı vahşice katlettiği Suriye’de, toplam kaybın 1 milyon civarında olduğu tahmin ediliyor.
Öldürülenler Sünni Suriyeliler olunca katil Esad rejimini destekleyip, kaçanlara kucak açtığı için kendi devletini suçlayan CHP ve müttefiklerinin, yeni Şam yönetimine darbe yapmaya kalkışan Esad artıklarına operasyon yapılınca nasıl sınıra koştuklarını ve “Açın kapıları, Suriyeli Nusayrileri koridor oluşturup Türkiye’ye alın” dediklerini hep birlikte ibretle izledik.
Oysa ortaya çıkan şuydu ki, Suriyeli Nusayrileri katleden de yine -bunların iş birlikçisi- Esad artıklarıydı!
Ve o rejim, terörün başımıza bela edildiği yegâne kuluçka yuvasıydı.
***
İttihatçılar… Yani Jön Türkler.
Bir asır öncesine gitmeye gerek yok, yakın zamanda yaptıklarının bile hangi birini sayalım…
“Bizler Jön Türkleriz” diyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, “Terörsüz Türkiye” sürecini başlatan Devlet Bahçeli’nin çıkışını duyar duymaz “El yükseltiyorum, Kürtlere devlet vadediyorum” dediğini hatırlıyor musunuz?
Peki, bugün PKK silah teslimine razı olduğu için kirli kampanya başlatanlar, Özel’in bu cümlesini ağzına alıyor mu?
PKK biteceği için rahatsız olduklarını gizleyip, ‘gizli şartlar’ olduğu üfürmesiyle kafa bulandırmaya çalışanların düne kadar HDP’ye “Vatansever” diyecek kadar zıvanadan çıktıklarını unuttuğumuzu mu zannediyorlar?
Bugün sahte milliyetçilik taslayanlar, büyükşehirleri önceki adıyla HDP, şimdiki ismiyle DEM’in siyasi desteğiyle kazanmadı mı?
Terör örgütünün partisi ile seçim kazanmak için iş birliği yapmak, örgüte belediye başkan yardımcılıkları ve meclis üyelikleri dâhil, kadro açmak bunlara göre doğru…
Ama PKK’yı bitirmek için DEM’le iş birliği yapmak yanlış, öyle mi?
PKK da bir gün biter ama bunları ne yapacağız, asıl onu düşünmek gerek.
Çünkü bunların derdi ne ülke, ne ekonomi, ne toplumun refah ve huzuru ne de terör gibi ayağımıza takılan prangalardan bu ülke evlatlarının kurtulması!
İstedikleri tek şey var; vesayeti yeniden güçlü kılmak, hatta bu defa öncesinden çok daha ağır biçimde millete bela etmek, zulmü bu topraklara tekrar hâkim kılmak!
Türkiye için asıl refah, bu zihniyeti bitirmek olacak.
Yücel Koç'un önceki yazıları...