Bu köşede, mayıs ayından bu tarafa Gazze’de çözüm ümidimi dile getiriyorum.
İlk dayanağım, Cumhurbaşkanı’mızın, Riyad ziyaretinde ABD Başkanı Trump’la yaptığı telekonferans görüşmesi sonrası kurduğu “Gazze için de müjde bekliyoruz” cümlesiydi.
Akabinde ABD’nin Hamas ile İsrail’i saf dışı bırakarak yaptığı toplantı gerçekleşti.
Lakin, katil Netanyahu hükûmeti de boş durmadı, İran’a savaş açarak ABD’yi yanında durmaya mecbur bıraktı.
Trump, ABD’den yolladığı bombardıman uçaklarıyla İran’ı vurduğu göstermelik şovla hamleyi boşa çıkardı.
***
Siyonist lobinin baskı ve tehditleri ABD Başkanı için bile hafife alınacak boyutta değil.
Nitekim ABD’de iki İsrail Büyükelçiliği çalışanının öldürülmesi, Epstein dosyası göndermeleri, Başkan’a yakın sağcı aktivist Charlie Kirk suikastı gibi hadiseler, Trump’ın işinin de hiç kolay olmadığını gösterdi.
Açıkçası, İngiltere Kraliyeti tarafından şatafatlı bir şekilde ağırlandığında, Trump’ın da artık yelkenleri suya indirdiğini düşünenlerdendim, ama öyle olmadı.
BM zirvesinde 8 Müslüman ülke lideri ile Gazze toplantısı yapan ABD Başkanı Trump’ın, Cumhurbaşkanı’mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’la masa başında verdiği mesaj önemliydi.
Nitekim, bugün konuştuğumuz 20 maddelik planın o toplantıda ele alındığını, liderlerin bu çözüme sıcak yaklaştıklarını biliyoruz.
Gazze meselesi, şüphesiz Washington’daki Erdoğan-Trump görüşmesinin de başlıca konusuydu.
***
Erdoğan’dan dört gün sonra, bu defa Gazze’deki soykırımın baş suçlusu Netanyahu’yu kabul eden ABD Başkanı, BM zirvesi öncesi İngiltere ve Fransa gibi pek çok ülkenin Filistin’i tanımasından aldığı güçle İsrail’i çözüm planına zorladı.
Hatta Katar Başbakanı Al Sani’yi telefonla arayarak, İsrail’in düzenlediği saldırıdan ötürü Netanyahu’ya özür de diletti.
Görüşme sonrası, Netanyahu’ya da kabul ettirdiği Gazze planı medyaya sızdırıldı.
O planda şunlar vardı;
- Hamas silahlarını bırakacak ve bütün silahları imha edilecek,
- 20 canlı İsrailli rehine ve öldüğü düşünülen 24'ten fazla kişinin cenazeleri 72 saat içinde iade edilecek,
- Rehineler bırakıldıktan sonra İsrail hapishanelerindeki yüzlerce Gazzeli serbest kalacak,
- Her iki taraf da öneriyi kabul ederse Gazze Şeridi'ne tüm yardımlar derhâl gönderilecek,
- Gazze'yi geçici olarak ‘teknokrat, apolitik Filistin komitesi’ yönetecek. Bu komite, Barış Kurulu adı verilen bir uluslararası geçiş organının gözetimi ve denetimi altında görev yapacak,
- Barış Kurulu'nun başında Trump olacak. Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair ve ‘duyurulacak’ diğer liderler de yönetim organında yer alacak,
- Hamas’ın yönetimde ‘doğrudan, dolaylı veya herhangi bir şekilde’ hiçbir rolü olmayacak,
- ABD, Gazze'yi yeniden inşa etmek için "ekonomik kalkınma planı"na odaklanacak,
- İsrail Gazze'yi işgal veya ilhak etmeyecek, güçlerini zaman içinde aşamalı olarak bölgeden çekecek.
Plan ayrıca, nihai bir Filistin devletinin kurulmasına da kapı aralıyordu ancak, ABD basını, Netanyahu’nun daha sonra Trump’ı arayarak, iki devletli çözüm yerine “Filistin halkının iradesine saygı duymak” ifadesini plana eklettiğini yazdı.
Bir başka değişikliğin ise “Gazze, tehditlerden tamamen güvenli hâle gelene kadar” cümlesi eklenerek, ‘çekilmenin’ İsrail’in keyfine bırakıldığı belirtildi.
***
Trump, Netanyahu ile görüşmesinin ardından, kabul etmesi için üç gün süre verdiği Hamas’ı “Aksi hâlde İsrail gerekeni yapacak, biz de destek vereceğiz” sözleriyle tehdit etmişti.
Katar’da süren Hamas’ı ikna çalışmalarına Türkiye’den de MİT Başkanı İbrahim Kalın katıldı.
Ancak ara buluculuk masasından bir sonuç çıkmayınca, Trump süreyi, bu gece (6 Ekim) Türkiye saati ile 01.00’e uzattı.
Ertesi gün, Gazze soykırımının başlamasına bahane edilen 7 Ekim saldırılarının ikinci yıl dönümü.
Açıklama öncesi Cumhurbaşkanı’mız Recep Tayyip Erdoğan’ı arayan Trump “Eğer son şans olan bu anlaşma yapılmazsa Hamas için daha önce görülmemiş şekilde kıyamet kopacak. Bölgedeki Filistinlilerin Gazze'nin daha güvenli bölgelerine gitmesini istiyorum" dedi.
Peki, Gazzeliler için güvenli bölge neresiydi?
Zaten daracık bir alana sıkışmış milyonlarca çaresiz insan…
Anasız-babasız kalmış çocuklar…
İki yıldır ne tarafa koşacağını bilemez hâle gelmiş kadınlar, yaşlılar…
Nereye kaçacaklar, kime sığınacaklardı?
***
Erdoğan-Trump görüşmesi sonrası Hamas da nihayet olumlu bir adım attı.
Müzakereye açık olduğunu ve İsrail saldırılarına son verdikten sonra rehineleri bırakacağını ilan etti.
Silahları da İsrail işgali bitince Gazze'yi yönetecek bağımsız organa teslim edeceklerini açıkladılar.
Hamas'ın cevabını tatmin edici bulan Trump'ın ilk tepkisi ise "İsrail, bombalamayı derhâl durdurmak zorunda" oldu.
ABD Başkanı, Türkiye ve Katar dâhil sürece katkı veren ülkelere teşekkür ederken, köşeye sıkışan isim Netanyahu, belki hiç de istemeyerek ordusuna 'dur' emri verdi.
***
Evet, belki Gazze için mükemmel bir plan değil ama şimdilik eldeki en iyi seçenek bu.
Belki abluka altında geçirdikleri 7 Ekim saldırıları öncesi hayatlarına bile uzun yıllar dönemeyecekler ama…
Hiç değilse hayatta kalma, aylardır çektikleri açlığı dindirme umutları var.
Masa başında ahkam kesenler, “Öyle olursa gelecekte böyle olur” diyenler, milyonların hayatı üzerine fikir beyan ettiklerinin farkındalar mı?
Düne kadar Gazze’nin tamamının boşaltılması, milyonların sürgüne gönderilmesi, ufacık çocukların bile zevk için katledildiği konuşulurken, şimdi en azından bir nefes almalarını sağlayacak plan çok mu kötü?
Yıllardır Filistin’in, Gazze’nin en samimi savunucusu olan Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan daha fazla bu meselenin çözümünü kim isteyebilir?
Bilinmeli ki, şartlar ve imkânlar ölçüsünde en iyisi neyse Erdoğan Gazze için de, Filistin için de onu istiyordur.
Bugün bu kadarı… Sonraki yılların ne getireceği, o zamanın meselesi.
Yücel Koç'un önceki yazıları...