Kitapları hala okunuyor... Ünlü edebiyatçı Nihad Sami Banarlı neden unutulmuyor?

Nihad Sami Banarlı Türkçe'nin zengin bir medeniyet dili olduğunu her yönüyle anlatan isimlerden biri oldu. Liseler için hazırladığı "Resimli Türk Edebiyatı Tarihi" hâlâ kaynak eser olarak güncelliğini korurken, "Türkçe Sırları" kitabının benzeri yazılamadı. İşte 13 Ağustos 1974'te vefat eden Nihad Sami Banarlı hakkında bilmeniz gerekenler...
ÖMER BULUT - Son yüzyılda Türkçemiz pek çok badireler atlattı. Gerek "dilde sadeleşme" adıyla başlatılan uydurmaca hareketi gerekse Batı dillerinin yozlaştırdığı Türkçe dijital çağda gereken ilgi ve alakayı göremiyor.
Yakın tarihte dilimizin zenginliğini keşfetme ve öğrenme yolunda rehber isimler arasında Nihad Sami Banarlı adını görüyoruz.
Banarlı'nın hayatına kısaca bakarak kitaplarından derlediğimiz dikkat çeken sözlerine kısaca bakalım.
NİHAD SAMİ BANARLI KİMDİR?
Trabzonlu Alemdarzade ailesine mensup Nihad Sami Banarlı, Osmanlı devri mutasarrıflarından İlyas Sami Bey'in oğludur.
18 Nisan 1907'de İstanbul'da dünyaya geldi. Devrin tanınmış şairlerinden Hilmi Efendi'nin torunu olan yazar, önce Somyarkın, daha sonra Banarlı soyadını aldı.
Orta öğrenimini Vefa Lisesi ve İstiklal Lisesi'nde tamamlayan Banarlı, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi Edebiyat Bölümü ile birlikte Yüksek Muallim Mektebi'ni bitirdi.
Edebiyat fakültesinde Ord. Prof. Dr. Mehmed Fuad Köprülü'nün öğrencisi olan Banarlı, mezuniyetinin ardından Edirne Erkek Lisesi'ne edebiyat öğretmeni olarak atandı.
Edirne Kız ve Erkek Muallim, Kabataş Erkek Lisesi, Galatasaray Lisesi, İstanbul Erkek Öğretmen Okulu'nda öğretmenlik yapan Banarlı, İstanbul Eğitim Enstitüsü, Yüksek Öğretmen Okulu ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde öğretim üyeliği yaptı.
Banarlı, 1957-1958 yılları arasında Yüksek Öğretmen Okulu Müdürlüğü görevinin dışında, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde İslami Türk Edebiyatı dersini okuttu ve 1969'da kendi isteğiyle emekli oldu.
Ötüken, Yahya Kemal Enstitüsü, İstanbul Enstitüsü, İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü, Hayat Tarih, Kubbealtı Akademi mecmuaları, Hürriyet, Akşam, Yeni Sabah gazetelerinde de yazıları yayımlanan Banarlı, haftalık Meydan gazetesinde "Emin Bayraktaroğlu" müstearıyla yazılar kaleme aldı. Özellikle Hürriyet gazetesine yazdığı haftalık "Edebi Sohbetler" büyük bir okuyucu kitlesine ulaştı.
13 Ağustos 1974'de 67 yaşında İstanbul'da vefat etti. Aşiyan Mezarlığı'na defnedilen yazarın, liseler için hazırladığı edebiyat ders kitapları şimdi üniversitelerde okutuluyor.

TÜRKÇE'NİN SIRLARI
Nihad Sami Banarlı'nın 1972'de yayımlanan ve onlarca baskı yapan "Türkçe'nin Sırları" kitabı bugün hala edebiyat sahasında yerini koruyor.
Türkçe'nin meselelerini kendine has bir sohbet üslubu ile tahlil eden Banarlı, kitapta şuurlu bir dil öğrenmenin yollarını gösterdi.
Türkçe'nin nasıl Arapça, Latince ve İngilizce gibi bir medeniyet ve imparatorluk dili olduğunu anlattı.
YAHYA KEMAL'İ UNUTTURMADI
Şair Yahya Kemal Beyatlı'nın bütün eserlerini, ölümünden sonra 1961'den başlayarak on kitaplık külliyat halinde yayıma hazırlayan kişi de Nihad Sami Banarlı oldu. Kurucusu olduğu Yahya Kemal Enstitüsü ile şairin mirasçıları tarafından devredilmesinde rolü olduğu evrak ile eşyayı tasnif etti.
Ayrıca Yahya Kemal Müzesi ve arşivini kurarak bugün hala ziyaret edilebilen en özel müzelerden birini kurdu. Böylece Beyatlı'nın eserlerinin daha istifade edilebilir olmasını sağladı.
DİKKAT ÇEKEN SÖZLERİ
"Bunun içindir ki "kelimeler", asırların ve asırlar içinde millî ataların işledikleri birer "söz mücevheri"dir. Onları âdî "boncuk"larla değiştirmek La Fontaine'in horozu gibi, mücevherin kıymetini bilmemektendir." (Türkçenin Sırları)
"Ne yazıktır ki sır, söylenende değil, söyleyiştedir." (Türkçenin Sırları)
"Türk Dili'ni seviniz! Çünkü Türklerin, en az geçmişleri kadar büyük geleceği olacaktır." (Türkçenin Sırları)
"Gül istemek için dikene verilen su, elbette boşa gitmez." (Kültür Köprüsü)
"Akşamı ve hüznü idrak etmek için bile mesud olmak lazımmış!" (Yahya Kemal'in Hatıraları)
"İnsan ömrü sabahleyin açılan ve akşam üstü dökülüp saçılan bir gülün ömrü kadardır" (Türkçenin Sırları)
"Bizim bugün içinde bulunduğumuz bütün çıkmazlar, Türkçemizi maksadlılar ve mâcerâcılar elinde bırakarak millî bir bağ olmaktan tamâmıyle uzaklaştırmış olmamızdandır." (Türkçenin Sırları)
"Demek ki gerçek milliyetçilik, gerçek ilim ve gerçek büyüklük buradadır: Bir millettin her sâhada en üstün olduğu tarafı bulmak, bilmek, göstermek ve sevmek... (Türkçenin Sırları)
"Türk evlatları ne zaman Süleymaniye'nin önünden onu gören gözlerle geçer, milli romantizmini idrak edecek olurlarsa işte o zaman Türkiye kurtuluş ve selamet çağının idrakinin şuurunda olur. (İstanbul’a Dair)
"Alman şairi Goethe'nin dediği gibi: Bir dilin kudreti, kendini, yabancı olan şeyleri atmakta değil, onları yutup hazmetmekte gösterir. (Türkçenin Sırları)
"Türk nesilleri bir gün yine Oğuz Kağan’ın, Osman Gazi’nin, Fâtih’in, Yavuz’un, Kanûni’nin torunları olduklarını hatırlayacaklar ve bu defa anavatanlarında yeniden büyük rüyâlar, büyük ilim, sanat, kültür ve medeniyet rüyâları göreceklerdir. (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
"Cehâlet, geleceği düşünemez ki." (Türkçenin Sırları)
"Tarihte büyük edebiyat oluşturmuş bir milletin, o altın sahifeleri bırakıp, bozuk saz çalanlarla meşgul olması, şüphesiz bir dimağ hastalığıdır ve bir gün elbette geçecektir." ( Kültür Köprüsü)
"Her vatan, o vatanda yaşamış ve yaşayan duygu, düşünce, îman ve sanat adamlarının hizmetleri ve eserleriyle süslenir; böyle eserlerin maddî ve mânevî temelleri üzerinde yükselir." (Tarih ve Tasavvuf Sohbetleri)
"İnanmayan benimseyemez, beğenmeyen tercih edemez, sevmeyen alkışlayamaz, sevmeyen zorla sevemez, zorlanırsa nefret veya reaksiyon artar, isyana kadar götürür." (Türkçenin Sırları)
"Meraklı vak'alar anlatmak, meraklı vak'alar dinlemek ve bunların sebeplerini öğrenmek eski bir ihtiyaçtır." (Resimli Türk Edebiyatı Tarihi)
"Milli ıztıraplar onlardan nefret ederek değil, onları severek onarmanın yollarını bilen büyük ruhlar tarafından giderilir." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
"Tarih, kendisinden her zaman ders ve ibret alınacak en güzel kitaptır." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
"İnsanlık tarihinde büyük işler görenler, her neye olursa olsun, mutlaka inanmış insanlardır." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
"Yığın olmakta değil, az fakat cevherli olmakta bir başka hikmet vardır." (Devlet ve Devlet Terbiyesi)
"Milletinize veya insanlığa yapılacak büyük vazifeleriniz varsa, Allah size bu vazifeleri yapacak zamanı bahşedecektir." ( Bir Dağdan Bir Dağa)
"Ustaların en iyileri çıraklarının, hocaların en iyileri talebelerinin kendisini geride bıraktığını görenlerdir." (İman ve Yaşama Üslubu)
"Okumak, kelimelerden, mısrâ ve cümlelerden yükselen sesi duyabilmektir." (Şiir ve Edebiyat Sohbetleri-1)
"Milletlerin olduğu gibi, kelimelerin de tarihi vardır." (Türkçenin Sırları)