Bu ülkede güzel işler de oluyor...

Yazıma başlamadan belirtmeliyim ki herkesin asıl amacı üretici olmak olmalı. 340 milyon nüfusu olan ABD dünya ekonomi pastasının yüzde 24’ünü oluşturuyor. 1,5 milyar nüfuslu Çin son 50 yılda müthiş bir üretim atağı yaparak yüzde 20’lik paya erişti. Bu ülkede herkes bir ürün yaparak ülke ekonomisini büyütmek için çırpınıyor...

85 milyonluk Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1’ini oluşturuyor. Ancak ekonomi pastasına yaptığı katkı yüzde 0,2 seviyesinin üzerine bir türlü geçemiyor. Biraz gayret etsek, biraz tatilleri azaltsak, biraz üretici mesleki eğitime yönelsek fakirlik çukurundan çıkabileceğiz.

Avrupa ülkelerinin kişi başı millî geliri 20-80 bin dolar seviyesine ulaştı. Biz ise hâlâ 6-8 bin doları geçemedik. Daha 20 yıl öncesine kadar kadınlar 20, erkekler 25 yılda emekli olup üreticilikten tüketici konumuna geçebiliyordu. Bugün 15 milyon civarında emeklimiz var. Bunların bir kısmı çalışıyor. Çoğunluk ise sadece tüketici vaziyette…

Sözü fazla uzatmak istemiyorum. Zira uzun yazıları kimse okumuyor. Okuyanlar da imla kurallarından uzak saçma sapan yorumlar iletiyorlar.

Bugün Bolu merkeze 4-5 km uzaklıktaki mükemmel tabiata sahip Demirciler köyündeki "50 kadının" ortaya çıkardığı Bolu S.S. Demirciler Gelincik Kadın Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Bolu Gelincik Hanımeli) adlı girişimin kır kafesinde birkaç saat geçirdim. Mükemmel bir ortamda yöresel lezzetlerden tattım ve MARKA (Marmara Kalkınma Ajansı) tarafından mali açıdan desteklenen, 2 ay kadar önce hizmete girmiş tesis hakkında çalışanlardan bilgi aldım.

Son derece saygılı, bilgili ve cana yakın olan çalışanlar ne yaptıklarını anlattılar. Bu tür girişimlerin her köyde olması gerekiyor. Sürekli TV izleyerek, haberlerdeki algılara göre yakınarak bir yere varamayız. Köyde boş duran okulun turizme katkı yapar hâle gelmesi çok olumlu bir iş olmuş. Kooperatifin web sitesinde (www.gelincikhanimeli.com) her bilgi mevcut… Ayrıca yerel ürünlerin satışı da yapılıyor.

Bu ülkede güzel işler de oluyor...

        Ali Özdemir

Vatandaşın rahatı ve huzuru için yetki gerek

Feridun Ağabey selamünaleyküm, köşeniz birçok konuda çare olduğu için teşekkür ederim. Uzun zamandır işlenen ve gerçekten çok sıkıntı olan sokak köpeği konusu var. Sokak köpeğine sahip çıkıp Avrupa’yı methedenler oralarda sokak köpeği olmadığını bilmiyorlar herhâlde. İnanın geçen gün Pitbull cinsi iri yarı bir köpek hem de tasmasız, "çocuk karakolu"nun önünden geçti. Birkaç kere aynı bölgede görüyorum fakat ne üzücü bir durum ki "çocuk polisi", bekçi, trafik polisi zabıta diye birbirlerinin işlerine karışmıyorlar hâlbuki o köpeğe trafik polisinin bile müdahale etmesi gerekir… Yani böyle bir yetki verilmesi gerekir.

Normal polisin önünden abart egzozu patlata patlata korkunç ses çıkararak geçiyorlar. Bazısı çevreyi dumandan zehirliyor… Çevrede uyuyan var mı? Çocuk korkar mı? Hasta mı var? Bu gibi hassasiyetler akla getirilmeden çevreyi ve insanları rahatsız ediyorlar. Hem de gecenin bir köründe… Veya sabahın 07.00’sinde kimi minibüs ve servis araçları sanki herkes ayaktaymış gibi havalı korna basıyorlar. Onlarda da uyuyanı hastayı vb. düşünen yok. Avrupa’da korna kesinlikle yasak bizde niye değil? Yaya geçidi hâlâ problem…  

Bu tarz durumlarda yetkililer nerede olsa müdahale edebilmelidir. Havalı korna basana illa trafik polisi mi lazım? Normal bir polis oradan geçiyorsa müdahale edebilmesin mi? Devletimiz tüm birimlerden asayişin huzuru için azami faydalanması lazım.

Vatandaş bile “kardeşim köpeğe tasma tak” veya “arkadaş gürültü yapma” diye karışıyor hatta gerekirse kavga ediyor ama kolluk kuvvetleri doğrudan ilgi alanına girmeyince veya özel şikâyet gelmeyince ilgilenmiyor veya yetkisi yok. Tüm güvenlik birimlerinin vatandaşı rahatsız edecek bu tür çevre kirliliğine ve can güvenliğini tehdit edecek vakalara karşı tamamının yetkilendirilmesi gerekir. Toplumun huzuru için bu yetkilendirme olmalıdır. Saygılarımla.

              Rumuz: “Sesse”