Christopher Nolan, dâhi bir yönetmen. İnanılmaz filmlere imza attı. Batman serisine getirdiği özgün yorum, Prestij’le sihirbazlığa olan bakışı, Memento’da olayları geriye doğru işleyişi hepsi muazzamdı.
Sonra Inception’la çıtayı iyice yükseltti. Interstellar ve Dunkirk usta işi filmlerdi. Malum araya pandemi girdi. Sinema salonları kapandı.
Tenet uzun zamandır beklenen filmdi. Hatta sektör bile Tenet’le bir nefes alacaktı. Aldı da. Filmi Türkiye’de 83 bin kişi izlemiş. Dünya çapında 100 milyon dolar hasılatı geçti. Böyle giderse en azından 200 milyon dolarlık masrafı karşılayacak...
Film insanı çok zorluyor. Takip etmek için ciddi konsantrasyon lazım. Çünkü Nolan, evriltilmiş zaman dediği bir kavram üzerinden yürüyor. Size şöyle anlatayım: Kurşunu, silahtan çıktığı anla hedefe varacağı anda durduruyor. Oradan geriye dönüp kurşunun şarjöre döndüğü an arasında neler olup bittiğine odaklanıyor.
Değişik bir bakış açısı var Nolan’ın. “Olan olmuştur” diyor. Bir açıdan kader, zaman hepsine farklı bakış açısı getiriyor ama kararı size bırakıyor.
Geçmişe dönüp bazı olaylara müdahale edilebileceğini gösteriyor ama bunu yaparken kullandığı kamera açıları olağanüstü. Aksiyon sahneleri müthiş.
Kararı izleyici kendi vermeli. Zor film olduğunun altını çizeyim. Ben beğendim ama herkes beğenecek diye bir şey yok.
 

CEM KÜÇÜK'ÜN DİĞER YAZISI İÇİN TIKLAYIN

Amerika ve Türkiye’nin bazı ortak ve farklı noktaları