Küfrü mizah zanneden zevat!

A -
A +
Mizah itirazdır, karşı duruştur, kalemle kılıca karşı mücadeledir ve zekâ göstergesidir.
Ancak bizdeki mizah anlayışı, mizaha konu olacak türden.
Birtakım çizerlerin tarih değişse de malzemeleri değişmedi.
Mesela Sultan Abdülhamid’i nasıl fütursuzca ve adice çocuk katili, geri kafalı, sahtekâr, zalim, despot şeklinde resmettilerse aynısını Erdoğan için yaptılar.
Menderes’e de Özal’a da diktatörlük yaftasıyla vurdular.
Özal’a takunya giydirdiler, Erbakan’ı takkeli çizdiler, halkı sürü Demirel’i çoban yaptılar. Ama fırçalarını ‘sistem’e ve sistem yanaşmaları için oynatmadılar. Bilakis onları olabildiğince yücelttiler. Hele tek parti dönemindeki çizgiler var ki…
Milletin mukaddes bildiği değerlere hep düşmanlık ettiler.
Bu çizerlerin arka planda mücadele ettikleri şey hep aynı oldu: Din ve dindarlar!
Bunun son örneğini geçen hafta Gırgır’da gördük.
Hazreti Musa’yı resmettikleri yetmiyormuş gibi bir de kalkıp küfrettiler.
Fakat bu sefer sert kayaya çarptılar. Musevi kuruluşları tepki gösterince sessiz sedasız kepengi kapatıp ortalıktan sıvıştılar.
Ya mesele Müslümanlar ve Peygamberimiz olsaydı?
Nasıl da çifkefleşirler, basın özgürlüğü ayaklarına yatarlardı.
Charlie Hebdo’nun kirli karikatürlerini Cumhuriyet yazarları köşelerine taşımadı mı?
1970 öncesi mizahında her şeye rağmen ciddiyet vardı. Gırgır, evrensel karikatür anlayışını bitirdi. Argo, cinsellik, küfür içerikli yoz bir dil kullanarak işi arabeskleştirdi. Ondan sonra gelen Leman’ı, Penguen’i de aynı aşağılık çizgiden gitti. Gırgır koptu. Darısı diğer küfürbazların başına.
Küfrü mizah zanneden zevat!
 
At çamuru izi kalsın
 
Anadolu Ajansı, bu sene de cüsseli, yoğun emek ürünü olan bir yıllık hazırlamış. Bize de gönderdiler.
CHP Gaziantep Milletvekili Akif Ekici, bir soru önergesi vermiş ve "Yıllıkta Atatürk'ün ölüm yıl dönümü neden verilmedi?" demiş.
Önergenin üstüne balıklama atlayan Sözcü ve muhipleri "AA’nın yıllığından Atatürk çıkarıldı. 10 Kasım'la ilgili bölümünde Atatürk'ün ölüm yıl dönümünden söz edilmezken, Abdülhamid'in 174. doğum yıl dönümü anıldı" diye yazdı.
Bir kere, almanak yılın rutin dışı olaylarının sıralandığı şeye denir. Bu yüzden ne 10 Kasım ne 23 Nisan ne 30 Ağustos ne de dinî bayram ve günler yer alır.
Eğer rutini verirseniz o almanak olmaktan çıkar ve "tarihte bugün" kitabı olur. CHP'li vekil ve mahut medya bunu bilmiyor mu? Bal gibi biliyor. Ama dert başka.
Abdülhamid meselesine gelince... Aradım taradım, 2015 yıllığına bile baktım.
Meclis Başkanlığı uluslararası Abdülhamid sempozyumu tertiplemişti. İlk defa yapılan ve üç gün süren etkinliği bir cümle ile almanağa not düşmüşler. Tezviratın sebebi bu. Yazık!
Küfrü mizah zanneden zevat!
 
Medyayı kullanmak ama nasıl?
 
Kamu Denetçiliği diye bir kurumumuz var. Vatandaş ile devlet kurumları arasında arabuluculuk yapıyor. Başında ise Şeref Malkoç bulunuyor.
Üç ay önce kamu başdenetçisi seçilen Malkoç, medyayı en iyi kullanan isimlerden biri.
Ulusal mecrada hemen her gün bir faaliyetiyle ilgili haberi yayınlanıyor. Bu konuda çok aktif.
Mesela medya kuruluşlarının Ankara temsilcileriyle buluştu. Bir ay geçmeden İstanbul'da genel yayın yönetmenlerini davet etti.
Siyasetle ilgilenenler Malkoç’u az çok bilir. Ne var ki kurumu için aynı şeyi söyleyemeyiz.
Kurulduğu günden bu yana, dört yılda, kuruma sadece 28 bin 851 başvuru yapılmış. Bunun yüzde 35'i ise memurmuş. Devlete şikâyetin üçte biri yine devletten gelmiş yani.
Öte yandan Başbakanlık İletişim Merkezi'ne ise sadece geçen yıl 1 milyon 729 bin 952 başvuru yapılmış. Bunların çoğu da şikâyet…
 
Dedi/demedi
 
Geçen hafta Fatih Belediyesi tarafından tertiplenen "Sihirli Mikrofon Ödülleri"ni eleştirmiş, bir radyocu dostumuzun "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'Kızıl Sultanın torunu' diyen Ekin Radyo'ya ödül verdiler. 'Aday değildik niye bize ödül veriyorsunuz' demelerine rağmen..." şeklindeki şikâyetini köşemize taşımıştık. Radyo Ekin Genel Yayın Yönetmeni Akif Özcan'dan cevap geldi. Özcan, "Ayrımsız ve tarafsız bir politika izleyen bir radyo kanalı olarak yayınlarımızda Sayın Cumhurbaşkanımıza bu şekilde bir yakıştırma yapılmamıştır" diyor. Radyocu dostum ise “Kayıtları incelesin, çıkar” diye cevap veriyor. Ama bu mümkün değil. Bu tartışma uzayıp gider...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.