Namus dediğin...

A -
A +
 
-"Herkes namuslu gazeteci ayağına yatıyor" diye yazdı.
-"Namuslu milletvekilleri imha edildi" dedi.
-"Namuslu gazeteci soykırımı yapılıyor" diye eleştirdi.
-"Namuslu gazeteciler hapse atılıyor" diye dert yandı.
-"Namuslu medyaya hakaret ediliyor" dedi.
-"Türkiye’de bir elin parmakları kadar namuslu medya kaldı" diye şikâyet etti.
-"Türkiye'nin bünyesine giren virüsleri temizlemenin tek yolu namuslu gazetecilerdir" diye tespit buyurdu.
-"Namuslu gazeteci zebra gibidir. Asidir, sırtına binemezsin, gem vuramazsın" diye örnek verdi.
-Kemalistlere 2.500 liraya 'Mustafa Kemal' kitabını 'okuttuğu' gün "Tarihin en aşağılık organize sosyal medya saldırısına tarihin en namuslu cevabı verildi" diye yazdı.
...
"Bizim basında en çok 'namus'tan dem vuran yazar kimdir" deseler, farklı yazılarından alıntıladığım yukarıdaki satırların sahibi olan Yılmaz Özdil'i işaret ederim.
Meğer bu ‘namuslu kalemin’ mahareti Kemalist ütücülüğünden ibaret değilmiş.
Bodrumlu yerel gazeteci Mustafa Gündoğ’un ortaya çıkardığına göre sürekli ‘namuslu gazeteci’ ayağına yatan bu Özdil'in Bodrum Bitez'de denize sıfır villası varmış.
Atatürk Bulvarında inşaat hâlindeyken aldığı binanın arazisi ticari alan vasfındaymış. Bu ‘namuslu kalem’, yapıyı katakulli ile villaya çevirmiş. Normalde bunu yapmak yasakmış.
Köşesinde "ülkenin en namuslu gazetesi" diye tanıttığı Sözcü, otelleri için imar affından yararlanan bakanı manşetlere taşıdığı sıralarla bu 'namuslu kalem' villası için af çıkarmakla meşgulmüş.
Psikolojide çeşitli savunma mekanizmaları vardır. 'Yansıtma' onlardan biridir. Birey kendi yanlışlıklarını başkalarında gösterir. Saldırgan eğilimli birinin diğer insanları saldırganlıkla suçlaması gibi.
İşte onlardan biri de bu yazıya konu olan şahıs!
 
 
Millî görüşme
 
Kahvehanesi kapanan yurdum insanı karantina günlerinde önemli bir şeyi daha keşfetti: Toplu olarak görüntülü görüşme.
Belediye meclisinden aile meclisine, basın toplantılarından dost ahbap sohbetlerine varana kadar herkes görüntülü konuşuyor. Üstelik kıtalar arası.
Bu aralar kimi görsem Çin'in geliştirdiği Zoom'da. Fakat 200 milyon kişiye ulaşan uygulamanın güvenirliği tartışma konusu. Bu yüzden birçok ülke yerli ve millî yazılımın peşinde.
Türkiye bu konuda ilk hamlesini yedi yıl önce yapmıştı. Turkcell 2013'te WhatsApp'a alternatif program geliştirdiğini duyurduğunda bazıları aşağılık kompleksiyle burun kıvırmış ve hafife almaya kalkmıştı.
Bugün BiP yerli ve güvenilir bir yazılım olarak önemli bir ihtiyaca cevap veriyor. Mesela biz gazete haber toplantılarımızı BiP üzerinden yapıyoruz. Program şimdiye kadar 44 milyon defa indirilmiş, son dönemde BiP'teki görüntülü görüşme süresi 33 kat artmış. Turkcell bir GSM şirketi. Ama BiP'te ayrım yok, herkes indirebiliyor. 65 yaş üzeri ücretsiz görüşme yapabiliyor. Ayrıca WhatsApp'ta olmayan BiP'te olan birçok özellik var.
Sakın "Amma da reklam yaptın birader" demeyin. Bu millete kazandırılmış yerli ve millî her güzel çalışmayı tanıtmak Türk mühendislerine vefa borcunu ödemektir.
 
 
Uydurukça virüsü
 
Yakın dönemde okuduğum haber cümleleri:
- İstanbul Tıp Fakültesi koronavirüs hastaları için "İzlem Merkezi" açtı.
- Covid-19'un "bulaş oranı" diğerlerinden yüksek çıktı.
- Yerli bir firma virüsü 5 dakikada belirleyen 'tanı kiti' geliştirdi.
...
Hadi "teşhis" varken "tanı" gibi bir kelimeyi sineye çektik.
Belirti 'bulgu', netice 'sonuç' oldu kabul ettik.
Bulaş ne, izlem ne Allah aşkına?
Bulaşmanın, izlemenin suyu mu çıktı?
İnsanları virüsten korurken güzel Türkçemizi ameliyat masasına yatırmayın, dilimize uydurukça virüsünü bulaştırmayın ey hekimler!
 
 
Diyet niyet
 
Son yıllarda 'diyetisyen çetesi' dilimize "aralıklı oruç" (intermittent fasting) diye tercüme edilen ama oruçla hiç ilgisi olmayan bir tabir soktu. Maalesef bu yolla oruçla diyet karıştırılarak kadim kavramlar değersizleştiriliyor...
Haber kanalının birinde bir diyetisyenin oruçla ilgili açıklamaları dikkatimi çekti.
Diyetisyen hanım "Japon bilim adamları araştırdı. Oruç tutmak bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Hücreleri çözüyor, kolesterolü düşürüyor, metabolizmayı yeniliyor" dedikten sonra şöyle uyardı: Aman iftarda ve sahurda kalorili yiyecekler tüketmeyin. Bir gün boyunca aç kalıp orucun sağladığı faydaları boşa harcamayın. Ağır yerseniz orucun size faydası olmaz!
Oruçta maksat Allah'ın rızasını kazanmak, fakiri anlamak, sabrı öğrenmek, paylaşmayı çoğaltmak değil miydi?
Zorla insanları "Diyet ettim(!) Allah rızası için oruç tutmaya" noktasına getirmeye çalışıyorlar.
Fesüphanallah!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.