Küçük ada için büyük kavga

A -
A +

Açın dünya haritasını Atlas Okyanusu’nun güney batısında 0,5 uçlu kalemle atılabilecek birkaç nokta göreceksiniz;  İngilizler “Falkland”, İspanyollar ise “Guerra de las Malvinas” der o adacıklara.
Cem’an 776 parça. Nüfus 3 bin, yüz ölçümü 12 bin km² civarında.
Keşfedildiğinde (16 YY) martılarla penguenler hâkimdir adaya. Yeri itibarı ile mühimdir, Atlas Okyanusu’ndan, Büyük Okyanus’a geçmek için Amerika’yı alttan dolanmak icap eder ki, iyi bir mola yeridir o güzergâhta.
O gün bugündür paylaşılmaz. Ne İspanyollar elini çeker ne de İngilizler bırakırlar. Panama kanalı açılınca cazibesi azalır, kalakalır kuytuda.  
Kışları soğuk olur, sisleri göz açtırmaz. Yapılacak tek şey Patagonya koyunu beslemektir, çayırları fevkalade müsaittir buna.
Statüsü münakaşalıdır, Buenos Aries “burası bize İspanyollardan miras” diye asılır, Londra ise “denizaşırı toprakları” olduğu iddiasındadır.

Küçük ada için büyük kavga

İKTİDAR UĞRUNA

Bilirsiniz Latin Amerika ülkeleri istikrarsızdır, sabah erken kalkan ihtilal yapar. Washington umumiyetle cuntacılara omuz çıkar. Onlar da sol güçleri hırpalar, ABD’ye yönelecek tehditleri azaltırlar.  
Nitekim General Leopoldo Galtieri de Isabel Perón’u devirip (1976) kurulur koltuğa. Kışlada “hazır ol” çektirmek kolaydır da,  sivilleri“höt” demekle sokamazsın hizaya. Devlet adamlığı malumat, maharet, tecrübe ister ki, o saydıklarımız nadiren bulunur postallılarda.
Nitekim Meclis’i kapatır, kurumları askıya alırlar, piyasa tefecilerin eline düşer. Bir de baksalar ki; memleketin çivisi çıkmış, işsizlik, rüşvet, iltimas, karaborsa. Enflasyon kudurmuş (%131), bütçe yamalı bohça.
Halk homurdanmaya başladı mı bekle, yeni bir darbe kapıda.
Cuntacılar da saf değildir, zeminin kaydığını hisseder, kahramanlığa kalkarlar. Nasıl mı? Gider çomak sokarlar Malvinas’a.
Diyeceksin 2.780.000 km²lik toprağı kullandın da...
Mesele o değil, paşanın saltanatı sallanmakta.  
Zikrolunan adalar, Arjantin’e 500 kilometre mesafededir, İngiltere’ye ise 15 bin kilometre uzakta. Üç beş kayalık için kalkıp da buraya gelecek değillerdir ya. Atacakları roket ürküttükleri kurbağaya…
Generaller Washington ile arayı sıcak tutar, Reagan ne derse yaparlar. Nikaragua ve El Salvador’daki kirli savaşa karışır, ellerini kana bularlar.
Bay Başkan herhâlde bunları unutacak değildir, destek olacaktır sıkışırlarsa. En kötü ihtimal masaya otururlar.   
Gelgelelim İngiltere’de de işler tıkırında yürümez. Demir Leydi, Thatcherizmde kararlıdır ama kriz benim diyen müesseseleri sallar.
Grevler gösteriler derken oy oranı %25’lere düşer, artık ne kürsü yumruklayabilir, ne de parmak sallayabilir hasımlarına.
Şimdi Teyzeye bir şov lazımdır, eğer Falkland fatihi olursa…

DELİNİN TEKİ KUYUYA

2 Nisan 1982.
Arjantin ordusu zikrolunan adalara çıkar, sağa sola bayrak asar.
Şüphesiz Avrupa İngiltere’nin arkasında duracaktır ama İsrail ve Küba Arjantin’in yanındadır bu defa. Menahem Begin, bazı terörist siyonistleri cezalandırdığı için İngilizlere öfkelidir, intikam alacaktır aklı sıra.
Kenan Evren ve Bülent Ulusu da Arjantin’i destekler, biraz adalar meselesi, biraz ambargo çaresizliği, biraz da cunta dayanışması diyebilirsiniz buna.
Thatcher müdahalede gecikmez, 127 gemi birden demir alır, uskurlar döner, tam yol ileri, Falkland’a!
O günlerde Arjantin yüklü miktarda silah almış, milyarları dökmüştür Fransa’ya.  Ciddi bir hava gücü kurmuştur ki, İngiltere’den korkması için sebap yoktur hesapta.

Küçük ada için büyük kavga

MİRAGE’LAR TEL MAŞA

Evet Mirage’lar hızlıdır güçlüdür ama çok yakar, adalara vardığında depo düşer yarıya. Eh bir de bunun dönüşü var, savaşmak için birkaç dakika kalır anca.  İngilizler ise gemilerden dikine havalanabilen Harrier’leri getirmişlerdir yanlarında. Bu uçakların radarları çok çok iyidir. Mirage henüz hedef ararken, hasmını bulmuş, kilitlemiş olur çoğu defa. Pilota butona dokunmak kalır. Hasta la vista!
Hani derler ya bir çivi bir nal, bir nal bir at, bir at bir komutan kurtarır, o da zafer kazandırır orduya.
Demek; bir anten bir radar, bir radar bir uçak… Gerisini sen tamamla.
Arjantin’in 200 tayyaresi vardır, yarısını kaybeder. İngiltere ise hepi topu 28 Harrier getirmiştir, tek fire vermez it dalaşında. Arjantin’in Alman malı type-209 dizel elektrikli denizaltılar ve AEG torpidoları vardır. Ancak bakımsızdırlar, torpidolar ya kovanı bırakamaz, ya hedeften kopar hedefi bulanlar da patlamaz. Saç baş yoldurtur donanma subaylarına. Gelgelelim İngiliz nükleer denizaltısı “HMS Conqueror” Arjantin’in amiral gemisi “General Belgrano”yu batırmakta zorlanmaz (323 ölü). O günden sonra adaya sevkiyat aksar. Çıkanlar da yalnız kalır, hedef olurlar.

İKİYÜZLÜ FRANSA

Buenos Aires’in gemilere karşı tesirli olan Exocet füzelerine çok ihtiyacı vardır ama Fransa talebi duymazdan gelir, un serer halata. Mirage’ların yedek parçalarını da aksatır, sıkıntı yaşatır dostuna.
Exocet füzeleri İngilizlerin Sheffield dest-royerini batırır, Atlantic Conveyor gemisini yakar. Coventry destroyeri ile Ardent fırkateyninin akıbeti de hayr olmaz. Sir Galahad çıkarma gemisi de imha edilir ayrıca.
Ancak Fransa sattığı füzelerin elektronik harp kodlarını İngilizlere sızdırınca...  
At at karavana.
Derken Arjantin’i ambargoya alırlar, ne mermi ne füze, Mirage’ın varmış neye yarar, pilot piştov sıkacak değildir ya.
İsrail mühimmat satmaya heveslidir ama takibe alınır. Adım adım izlenir Peru-Bolivya hattında... Füzeler ulaştığında savaş bitmiştir, neye yarar o saatten sonra.  
Arjantin hem adalardan hem adamlarından olur, silah mühimmat caba... Doğrusu İngiltere de bu kadar kayıp beklemiyordur, beş gemi dibi boylar, 15’i ağır hasarlıdır. Her ne kadar havada muvaffak olsalar da envanterden 11 uçak, 24 helikopter silmek mecburiyetinde kalırlar.
2,8 milyar sterlin buhar olur bu arada. Sanki adaları satsan kaç para?

ARJANTİN ÇOCUKLARLA

İngiliz SAS birlikleri profesyonel savaşçıdır, Arjantin ise askerlik şubesinin topladığı çocukları dizer karşısına. Yine de iyi tutunurlar o siste, ayazda. Savaş üç gün daha uzasa belki İngiltere çekilecektir. Gelgelelim Arjantin komuta kademesi sabırsız davranır, teslim olur düşmana.
Şaşırtıcı değil “Denizlere hükmeden, hâkim olur dünyaya!”
Arjantin’den 649 asker ölür, 1.657’si yaralanır, İngilizler ise 258 ceset torbalar, 777 mecruh (yaralı) ve sakat kaldırırlar.
Şimdi hakkını yemeyelim iki taraf da sivillere sataşmaz, meskûn mahalde tek cam kırılmaz, sadece üç vatandaş ölür, o da yanlışlıkla. Halbuki Suriye ve Ukrayna’da..
Gariptir, cepheden dönenler arasında hayli intihar vakası yaşanır. Bir rivayete göre canına kıyanların sayısı, muharebede ölenlerin sayısını aşar.
Uzatmayalım; İngiliz ordusu bandoyla gaydayla döner yurduna. Thatcher oy nispetini katlar, seçimi kazanır rahatlıkla.
Arjantin cuntası ise halkın öfkesi karşısında duramaz, grev ve gösteriler artınca, çekilirler paşa paşa.

Küçük ada için büyük kavga

O DA BİR SİLAH SONUNDA!

Arjantinli futbolcu Osvaldo Ardiles ve Ricardo Villa İngiltere’de (Totenham) top koşturmaktadırlar o sıra. Kriz patlayınca baskı altında kalır, barınamazlar.
Bakın şu işe ki, Dünya Kupası’nda iki ülke karşı karşıya gelir. Maradona biri elle karışık iki gol atar, hasmını eve yollar. Futbolcu intikamı nasıl olabilir ki başka?
Hasılı Falkland adaları, Birleşik Krallık kontrolünde hâlâ.
Arjantin yenildi, peki iddialarından vazgeçti mi? Hayır asla!
Eğer bir gün yine iç politikada sıkışırlarsa...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.