Cirmi küçük, cürmü büyük devletçik!..

A -
A +
Libya’yı kana bulayan savaş baronu Hafter’i ateşkes anlaşmasından vazgeçiren güç/güçler kimdi? Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, doğrudan Birleşik Arap Emîrliklerini suçluyor. Doğrudur!
 
Ateş olsan cirmin kadar yer yakarsın… Malumunuz, bu ifade, halk dilinde
birilerini güç – kuvvet açısından, zayıf görme ve küçümsemeye delalet eder. Ama beri tarafta düşmanı asla küçümsememeye dair, pek çok atasözü ve halk deyişleri de vardır. Kaldı ki cismin – cirmin, cüssenin küçük olması, güç ve etkisinin de öyle olacağını göstermez değil mi? Hani derler ya; sinek küçüktür ama mide bulandırır… Neden bu girizgâhı yaptım? Günümüzde cesamet bakımından devasa görünen birçok devlet (Hadi isim vermeyelim de alınmasınlar!) güç ve fonksiyon itibarıyla pek cüce kalıyor. Buna karşılık fiziki ve beşeri açıdan küçük ülke, nüfuz ve etki yönünden birçok iri-kıyım devleti geride bırakabiliyor!.. Burada İsrail örneğini hemen hatırladığınızı anlıyor gibiyim. Yoksa yanılıyor muyum?! Şu sıralarda İsrail’in gölgesi gibi bir pozisyonda olan ve günbegün ona daha çok yanaşıp yapışan, Birleşik Arap Emîrlikleri (BAE), yukarıdaki sinek misalini fena hâlde çağrıştırıyor. Zira BAE, bütün Basra Körfezi ve Orta Doğu’yu ve Kuzey Afrika’yı fena hâlde bulandırıyor, karıştırıyor ve tutuşturuyor!.. Evet, bu küçücük “devletçik”, yedi tane daha minicik emîrlikten teşekkül etmiş. Yüz ölçümü 83 bin km² ve nüfusu 9,5 milyon. Ama bu nüfusun sadece yüzde 15’i BAE vatandaşı. Geriye kalanı hep yabancı çalışanlar. Bunun da yüzde 25’i Hindistan, yüzde 13’ü Pakistanlı… Yüzde 12’sini de başta Mısırlılar olmak üzere, göçmen Araplar oluşturuyor. 1971 yılında İngiltere’den bağımsızlığını kazandıktan sonra, petrol gelirleriyle hızla zenginleşmiş ve zenginleştikçe de tabir yerindeyse, gemi azıya almış, daha açıkçası bölgesel bela hâline gelmiş bir devletçik. BAE’nin liderliğini (Devlet Başkanlığını) Abu Dabi Emîrliği yapıyor. Problemin ana kaynağı da galiba burası…
Çünkü bu Abu Dabi Emîrliği, 18. yüzyıldan beri, kendi içinde hep kanlı darbelerle “Emîrliğin” saltanatını yürütmüş. Bugüne kadar tam on dört defa, bu saltanat için oğul babayı, kardeş kardeşi veya yeğen amcayı öldürerek işbaşına geçmiş. Anlayacağınız, Abu Dabi’nin böyle bir kanlı geçmişi var. Hâlihazırda BAE’nin Başkanı olan Halife bin Zayed en-Nahyan’ın sağlık durumu iyi olmadığı için, Veliaht Prens olan üvey kardeşi Muhammed bin Zayed, bütün ipleri elinde bulunduruyor. BAE, bugün itibarıyla kimi hesaplamalara göre 800 milyar dolar, kimilerine göre ise 1,3 trilyon dolarlık bir fona hükmediyor. Para gani mi gani… Velakin bu müthiş meblağ yanlış ellerde olunca, insanlığın aleyhine çalışıyor ne yazık ki… M. bin Zayed, kendisi gibi veliahtlığa gelen S. Arabistan Prensi M. bin Selman’la birlikte olmadık işler karıştırıyor. Filistin’de sayısız alçaklıklar yaptıktan ve İsrail ile her türlü kirli iş birliğini yaptıktan sonra, Filistin’den kaçmak zorunda kalan; terörist M. Dahlan, uzun zamandır M. bin Zayed’in emrinde tetikçilik yapıyor. Bu şekilde pek çok karanlık olayın faili durumunda… İşte bu üçlü çete, Arap ve İslam âleminin en büyük problemi hâline gelmiş bulunuyor. Ama çıbanın başı BAE ve onu fiilen yöneten M. bin Zayed. Suriye’de halkı sokağa döküp Baas Rejiminin kanlı pençesine terk eden BAE ve S. Arabistan’dır. Yemen’i bugünkü feci hâle getiren aynı ikilidir. Sudan’ı, Somali’yi kana bulayan kirli oyunların tezgâhtarı aynı adrestir.
Ve şimdi, Libya’ya barış ve sükûnetin gelmesini engelleyenlerin başında BAE geliyor. Diyeceksiniz ki, küçücük BAE, bütün bunları tek başına kotarabilir mi? Doğru bir soru. Ama BAE’nin bu kirli işlerde ortakları zaten fazla!.. Bazen ABD’nin, bazen İngiltere’nin, bazen Fransa’nın ve daha başka bölgesel ve küresel güçlerin koltuğu altında bütün denaet ve şenaati ika ediyor. Savaş lordu Halife Hafter’in, ateşkesi imzalamadan, apar topar Moskova’dan kaçmasını tezgâhlayan kesinlikle bu cirmi küçük, cürmü büyük devletçiktir. Bu işte Fransa’nın ağababalığını yapması, onun cürmünü hafifletmiyor elbet. Zırhlı araçları, drone’ları, Hafter ve yandaşlarının bölgesine taşıyan bu devletçikten başkası değil.
Burada durup sormak lazım, BAE, kimin namına ve hesabına bu kadar memlekette fitne tohumu ekiyor? Somali’de, Sudan’da, Libya’da, Yemen’de, Suriye’de terör taşeronluğunu yapan bu devletçik, nereye varmak istiyor acaba? Boyundan çok çok büyük işlere kalkan BAE, İsrail’e hizmet etmenin, ABD ve İngiltere- Fransa’ya uydu olmanın kendisini ilanihaye koruyacağını ve kurtaracağını mı sanıyor? Bütün bu melanetlerin altında kalabileceğini hiç düşünmüyor mu? Ama bir gün kafasına dank edecek!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.