Kemal Belgin

A Millî Takım, Galler’i yenerken çok mu müthiş oynadı? Hayır! Ama öyle iki gol attık ki, beni eski yıllara götürdü. Umut Nayir’in attığı kafa golü bana Metin Oktay ve Beşiktaşlı Güven’i hatırlattı.

Evet, bir Şampiyonlar Ligi finali hem İstanbul’da oynanacak idi hem de iki rakipte de birer Türk oyuncu olacak idi.

Dün akşamki oyun, bizim Süper Lig’in iki takımının Türkiye Kupası’nı kazanabilmek adına karşı karşıya geldiği maç idi.

Belki de aynı soruyu birkaç kere sordum. Ama yenilemeden edemiyorum Beşiktaş kazanıp da büyüdükçe... Yönetimin başı ve yanındakiler ha bire TFF’ye çatıp duruyor ama bundan önceki sözüm hocayı göreve getirip takıma neler kaybettirdiklerini söylemiyorlar.

Şampiyon G.Saray, 50 bini aşkın seyircisi önünde tam söylemeye kalkarsak, prestiji için çıktı maça tarihî rakibi F.Bahçe karşısında. 

Recep Tayyip Erdoğan dostum, kardeşim bir kere daha müthiş bir zaferle Cumhurbaşkanı oldu. Başkan, benim nerede ise 40 yıldan fazla eski bir dostumdur.

G.Saray, A.Gücü’nü hem de Ankara’da farklı yenerek 23. Şampiyonluğunu kazandı.

Trabzonspor’un Fenerbahçe ile oynayacağı maçın kadrosu elime geçtiğinde bir türlü oyuncu yerleşimi yapamadım. Dedim ki, bu işi sahaya bırakayım...

Galatasaray’ın şampiyonluk yolundaki son engellerden biri Türkiye Kupası’nın yarı finalisti Sivasspor’du.

F.Bahçe’nin az da olsa şampiyonluk yarışındaki iddiasını sürdürebilmesi için Trabzonspor’u mutlaka yenmesi gerekiyordu.

Merak ettiniz değil mi? Hemen açayım o zaman... Disiplin Kurulu, Galatasaray Başkanı Dursun Özbek ile Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’a yüzer bin lira ceza kesmiş...

Beşiktaş Başkanı Ahmet Nur Çebi geçtiğimiz hafta yaptığı basın toplantısında tarihî rakipleri Galatasaray ile Fenerbahçe’ye yüklendi durdu.

Ben bu maçın genel anlamdaki yorumunu yapmadan önce aldığım notlar içinde bana göre; iki önemli noktaya değinmek istiyorum.

F.Bahçe, zirvedeki iddiasını sürdürmek, Giresunspor da ligde kalmak adına çıktıkları oyunda, iki takımın maça başlayışlarına bakalım… 

Fenerbahçe'nin Yüksek Divan Kurulu toplantısı geçtiğimiz cumartesi yapıldı. Yapıldı da ne konuşmalar oldu bir bilseniz. Şöyle bir bakayım dedim ve üzüldüm.

Son zamanlarda derbi bildiğimiz klasiklerde bu kadar “bir o, bir öteki” maçı izlememiştim.

Türkiye gazetesi geçen hafta 52. kuruluş yılını kutladı. Tabii ki biz de... Acaba bu ülkede kaç tane gazete vardır ki, kurucusundan sonra oğlu devam edebilmiş... Ve 52 yılı dolmuş... Satan satana, bırakıp giden gidene idi...

F.Bahçe, Kadıköy’de tribünleri ful stadında, karşısında hiç ummadığı bir İstanbulspor buldu diyebiliriz.

Konya’da kaybedilen maçtan sonra Okan Hoca’m, böyle takım mı çıkar sahaya diye yazıp söylemiştim. Bu defa baktım ki, en ideal on bir diziliyordu sahaya...

Okan Buruk Alanya gibi ne yapacağı çok belli olmayan ama hızlı oynayabilen bir rakip karşısına, bundan önceki maçta benim ‘ideal tertip’ dediğim 11’le sahaya çıkardı Galatasaray’ı.