"Amatörler" ile bu kadar!..

A -
A +

Kendi kendimize propaganda yapıyor, kendi kendimizi şişiriyoruz; aslında "gösterilmek istenenin" tam tersi bir tablo var ortada; sporumuz da, futbolumuz da geriliyor; hadi biraz daha "iyimser" bakayım; "ilerleme"hiç yok!.. Futbol takımlarımızın son yıllarda Avrupa Kupalarındaki "acıklı hâli", hem de harcanan onca paraya, kulüplerimizin "gırtlaklarına kadar gelmiş" onca borcuna rağmen, ortada!.. Bu acı tablonun nedeni de ortada!.. Sadri Başkanım ve Şenol Hocam gücenmesin ama, vereceğim 100 tane misalden, sadece "bir tanesi" yeter, bu "neden"sorusunun cevabını açıklamaya ve de "o örnek" de sıcağı sıcağına Trabzonspor'dan: Kulüplerimizi, hâlâ "amatör" zihniyet yönetiyor; bu zihniyet, "takımda Gustavo Colman'ı tutan, Selçuk İnan'ı hem de bedava elinden kaçıran"zihniyettir!.. Kimse, "Efendim, yardımcı hakem yanlış bayrak kaldırdı, orta hakem Adrian'ı haksız attı" bahanelerinin ardına sığınarak, "asıl meseleyi gözlerden kaçırmaya kalkmasın"; Trabzonspor Futbol Takımı "amatörce" yönetiliyor; tıpkı Fenerbahçe'nin, Galatasaray'ın, Beşiktaş'ın ve diğer futbol takımlarının "amatörce yönetildiği"gibi!.. Eğer "futbol",daha doğrusu "spor", sanayileşmenin de ötesinde "endüstrileşmişse"ve de hatta "sibernetik" bir rotada hedefe doğru koşmaya hazırlanıyorsa, Türk sporundaki siz deyin "gerileme", ben diyeyim "yerinde sayma", işte bu "amatör zihniyetin elinde kalmasındandır!.." Kimse kusura bakmasın, alınmasın, gücenmesin; bakınız sadece futboldan söz etmiyorum, bütünüyle sporumuzdan söz ediyorum; Trabzon'daki, yani "kendi" ülkemizdeki Olimpik Gençlik Oyunları'nda sporcularımızın ve takımlarımızın aldığı sonuçlar ortadadır ve bu görüşümün "ne kadar doğru olduğunu" da ortaya koymaktadır!.. Sakın ola ki, "istisnaları örnek gösterip"; bana kimse masal anlatmasın; "durmuş saatler de, günde iki defa doğru zamanı gösterir!.." Kulüplerimizi, "Futbolu da en iyi ben bilirim" kafasındaki başkanlar yönettiği sürece, yönetmeye kalkıştığı sürece, "futbol takımları", bu hırslı, egolarını gemleyemeyen, kulüpleri "babalarından kalmış çiftlik" ve de "futbol takımlarını en çok zevk aldıkları oyuncak olarak gören" başkanların hegemonyasından kurtararak, "çağdaş" bir yönetim sistemine ulaştıramadığımız sürece, bunca harcanan paraya rağmen "bir arpa boyu öteye gidemeyeceğimiz" de ortadadır!.. Bu sistem temelinden değişmeli, değiştirilmelidir!.. İşte bir örnek de spor teşkilatımızdan; federasyonlarımızın en büyüğünden, en zengininden ve en güçlüsünden; "Futbol Federasyonu Başkanlığı'na neden getirildiğini" bir türlü çözemediğim, "başarılı" bir işadamı yönetiyor; Mehmet Ali Aydınlar!.. Bu işin "tam bir amatörü olduğunu" kısa zamanda gösterdi; Şike Soruşturması kapsamında, "her önüne uzatılan mikrofona açıklama, her önüne konulan kürsüde konuşma yapma zorunluluğu varmış" gibi, birbiriyle çelişen öyle şeyler söyledi ki, kendisini de, federasyonunu da kısa zamanda yıprattı ve soruşturmayı da zora soktu!.. Federasyonunu da "garip" bir pazarlık ve tam bir "paylaşma usulü" ile kurduğu ve bu yüzden "böyle puslu bir ortamda yalnız kaldığı" için, ortaya çıkan tablo, onun adına da, federasyonu adına da, sporumuz adına da çok üzücü oluverdi!.. Öyle görünüyor ki, "böyle" bir başkan ve "böyle" bir federasyonla, "Şike Soruşturması sonunda alınacak karar", ne olursa olsun, kimseyi tatmin etmeyecek ve kafalar hep "acabalar" ile dolu olarak kalacaktır!.. Yazık!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.