Bumerang!..

A -
A +

("İnsanî" adalete inanırım ama, benim "asıl" inandığım "ilâhî" adalettir. "İnsanî" adaletin aciz kaldığı, hata yaptığı, eksik yaptığı dönemlerde, hep "takdir-i ilâhî"yi sabırla beklemişimdir. Ö.U.) Fenerbahçe Başkanı ve yönetimi ile Fenerbahçe medyası, dahası camianın ve taraftarın "onların yönlendirdiği" bölümü, 3 Temmuzdan beri, "hep başkalarını suçladılar"; polisi, savcıları, adaleti, başka kulüplerin başkan ve yönetimlerini, medyayı, hakemleri, Federasyonları ve başkanlarını, UEFA'yı, suyu, sabunu bile!... Hem de işe "lâikliği, Atatürkçülüğü bile katacak" kadar ileri gittiler; sanki "Atatürkçülük ve lâiklik" sadece ve sadece "kendilerinin" inhisarındaymışçasına!.. Aslında yapmaları gereken "sağlam temeller üzerine kurulu" bir savunma ile hiç ama hiç yapılmayan, yapılmasına da fırsat verilmeyen "sağduyulu" bir öz eleştiri idi; hiç "Biz nerede hata yaptık, nerelerde hata yapmaya devam ediyoruz" diyerek "kendi kendileri" ve "vicdanları" ile yüzleşmediler!.. Bunu yapabilse idiler; ne başkanları, ne kulüp, ne taraftar "bugün gelinen noktaya gelirdi"; zira savunmayı "savunma olarak yapma yerine", futbolumuzun içine düştüğü bu "büyük" kriz sürecinde, "krizi daha da büyütmek stratejisi" ile "başkalarını da suçlama ve sürecin içine çekme" gayreti içine düştüler; "gerilim politikasını" tercih ettiler; bu taktiğin "rekabeti, düşmanlığa dönüştürebileceğini" hiç düşünmediler!.. Aslında, Fenerbahçe içindeki "akil" adamların "gerçeği fark ederek" öne çıkmaları gerekirdi; "bunu yapmaya çalışan" birkaç Fenerbahçeli "hain" ilân edilip, bir kenara atılıverince, "herkes sustu" ve meydan sadece ve sadece "gerilimi tırmandıran" ve "kriz sürecinin altına ateş atarak, körükleyen" bir politikanın sürdürülmesine kaldı!.. "Kulübün kurtarıyoruz" görüntüsü altında "kurtarılmak istenenin kim ve ne olduğu" çok açıktı ve Fenerbahçe yönetimi "58'inci madde değiştirilmeli ve küme düşme kaldırılmalı" diye bar bar bağırırken, birden bire "kulüp kalkanının kalkmasıyla kendisinin ve yargılanan arkadaşlarının ortada kalacağını zanneden" Başkan'ın "karşı çıkışı" ile "180 derecelik bir dönüş yapılıp", gerilim politikasının "tırmandırılmasına devam edildi!.." Dahası, "gerilim politikasına son verilmesi hâlinde", Fenerbahçe camiasında "öz eleştirilerin seslendirilmeye başlanacağı" çok iyi bilindiğinden, hiç olmazsa kongre süreci geçene kadar buna fırsat verilmemesi gerekiyordu!.. Süper Final maçlarının "ne kadar gergin geçeceği" belliydi, onun için gerilim politikası "sahaya dönük" olarak da sürdürüldü, "en kritik maçlar öncesi" Metris'ten yapılan açıklamalara, hatta "ilkeli" hocamız Aykut Kocaman'ın "ince kıyım" sözlerine bir bakınız!.. Ne yazık ki, Trabzonspor yönetimi ve seyircisi, soğukkanlılığını koruyamadı; "gerilim politikasının çekiciliğine kapıldı" ve Trabzon'da olanlar oldu!.. Ama, Fenerbahçe Başkanı ve yönetimi "aynı duruma kendisinin de, kendi taraftarının ve seyircisinin de düşebileceğini" hesaplayamamıştı; cumartesinin "kara" gecesinde, Saraçoğlu'nda da olanlar oldu!.. YANLIŞ HESAP!.. Süper Final "ne getirdi"; üst klasman grubuna da, alt klasman grubuna da bakarsak, "normal sezonun sıralaması" hiç değişmedi; Şampiyonlar Ligi'ne gidecekler de, UEFA Kupası'na gidecekler de; peki "ne değişti"; kim kazandı, kim kaybetti?.. Kim kazandı bu "of" finalden; maç naklen yayıncı kuruluş ve "en büyük rakibinin sahasında kupa alarak" tarihe geçen Galatasaray!.. Peki, kim kaybetti?.. Başta "bir kupa törenini bile yapamayacak kadar" acz içine düşen Federasyon!.. Dışişleri Bakanı'nın ağzı ile "Doğu Akdeniz'e ve çevresindeki bölgeye yeni bir düzen getirilmesinin liderliğine soyunduğunu" ilân edebilen "güçlü" Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin, Saraçoğlu Stadı'nda, hem de tribünler boşaltılmışken, "tören beklenmeden" karanlığa ve sulamaya terk edilen sahasında, "İl Güvenlik Kurulu'ndan geçerek yapılacağı ilân edilen" Kupa Töreni'ni bile "yapamayacak" bir görüntü ile dünyanın önüne çıkmasının "ne anlama geleceğini" göremeyen ve ancak "Başbakan'ın müdahalesi" ile "ne yapmaları gerektiğini" görebilen "yerel yöneticiler!.." Avrupa Şampiyonası ve Olimpiyadlara talip olan sporumuz!.. Ve elbette "büyük bir ceza ile karşı karşıya kalan" Fenerbahçe; üstelik, "en büyük rakibine", hem de Saraçoğlu Stadı'nda "kupa alma" ve karanlıkta da olsa "tur atma" fırsatı ve futbol tarihimizde "tek" olacak bir "play off'lu" Süper Finali'nin finalinden "şampiyon olarak çıkma" gibi bir imkânı verdi!.. ÖZELEŞTİRİ ŞART!.. Fenerbahçe yönetimi "olanlardan" hâlâ ders almadı, "gene işin aslını bırakıp, şekille uğraşıyor" ve hâlâ "başkalarını suçlama yarışını" sürdürüyor; "koca Fenerbahçe'yi bu hâle nasıl getirdik" sorusunun cevabını araştırmıyor, "özeleştiri" yapmıyor, "kendi kendileri" ile yüzleşmiyor!.. "Bilmeliler ki, bu yol, doğru yol" değildir ve Fenerbahçe'ye "çok şey" kaybettirmiştir ve daha da kaybettirecektir!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.