Elmas / Terim / Sistem!..

A -
A +

Galatasaray gibi bir “büyük” kulüpte, böylesine çarpıklık ve uyumsuzluklar nasıl oluyor; çift başlılık var da ondan…

Kameralar karşında “dilini tutamama hastalığıdır”, eskilerin deyimi ile “İshal-i kelâm!..”
Maalesef, “çok kulübümüzün başkanı, bazı yöneticileri ve teknik adamları” bu hastalıktan mustariptir. Daha dün bir, bugün iki, Galatasaray’ın çiçeği burnunda başkanı Burak Elmas da, ne yazık ki, “bu hastalığa yakalandı” ve her gün konuşuyor, orda konuşuyor, burada konuşuyor, konuştukça da gaf üstüne gaf yapıyor!..
Mesela diyor ki; “Biz göreve geldikten sonra söylemiştik, bir yıllık değil, dört beş yıl sonra Galatasaray’ın hak ettiği yerde olacağı bir sistem getireceğimizi belirttik. Bütün oyuncuları transfer ederken uzun vadeli kontratlar, belli bir yaşın altındaki oyuncular ve Galatasaray’ın oyun sistemine katkısı olacak oyuncular seçiyoruz.”
Bre aman… “Görev süresi üç yıl”, nasıl “dört-beş yıldan söz ediyor”; el insaf “yeni gelecek olanın, ‘kendisinin yaptığı gibi’; yeni bir sistem kurmaya” hakkı yok mu?..
Bre aman; kendisi, “kendisinden önceki yönetimlerin uzun vadeli anlaşma yaptığı oyunculardan kurtulmaya çalışmıyor” mu?..
Bre… Bre… Bre… Aman… Hemen hemen aynı günlerde saatlerde, takımın başına “büyük yetkiler vererek getirdiği” Hoca, spor yazarlarının “Neden üç yıllık projeksiyon?” sorularına verdiği “şu cevap” ne oluyor:
“Üç yıllık, zira yönetimimizin de, benim de görev süremiz üç yıl. Projeksiyonu ona göre yapıyoruz!..”
Eeee, sistemin kuruluşu “üç yıllık mı, Hoca öyle söylüyor, dört-beş yıllık mı, Başkan öyle söylüyor”; hadi canım siz de…
Galatasaray gibi bir “büyük” kulüpte, bu çarpıklık ve uyumsuzluk nasıl oluyor; “çift başlılık var da ondan”; hem de, daha bir ay dolmadan!..
Gerçek ortadadır ki, istedikleri kadar “saklamaya çalışsınlar”, eninde sonunda ve hatta “bugünkü gibi” daha enine, sonuna gelinmeden, daha “baştan” Fatih Hoca’nın olduğu her mekânda ve zamanda “çift başlılık olmuştur”, gene olacaktır!
Burak Başkan bu arada bir de “pilot takım” uygulamasından söz etti ve “Türkiye’ye önderlik edecek bir sistem kurmak istiyoruz. Önümüzdeki dönemde bunu kurmak istiyoruz. Pilot takımla ilgili çalışmalarımız var. Türkiye’de iki, yurt dışında da iki kulüple görüşüyoruz. Bir tanesi bitmek üzere. Geçmişte bir pilot takım denememizde başarılı olamadık. Eğer oradan bir performans istiyorsanız ciddi şekilde üzerine eğilmeniz gerekiyor” dedi.
Ben de “eğer” diyerek başlayayım; “bu projenin başına Fatih Hoca’nın bugüne kadar ‘ciddi ve büyük bir işe yarayanının görülmediği” adamlardan biri yerine, ‘gerçekten başarılı olacak’ bir idari, bir teknik adam ikilisi getirirseniz” başarıya ulaşabilirsiniz.
Nedendir bilinmez, Fatih Hoca “bunca yıl, Galatasaray’ın ve millî takımın başında kaldı” amma velakin “bayrağı gönül rahatlığı ile devredeceği bir adam” yetiştirmedi. Ya da “o kapasitede bir yardımcı seçmedi, seçemedi…”
İşte tablo gene ortada; Fatih Hoca’nın yanında kimler var; yarın “gerçek emeklilik yaşı gelince”, çıkıp da “İşte bayrağı teslim edeceğim adam” diyebileceği bir yardımcısı var mı?..
Mesela, neden Başkan’ı ile konuşup, üç yıllık projeksiyon için “Ona, futbol şubesinin kurulması gerektiğini” anlatmaz ve onayını aldıktan sonra, Okan Buruk’u çağırıp; “Gel bir yıl beraber çalışalım, futbol şubesini kuralım, gelecek sezon sen takımın başına geç, ben şubenin başına” demez?..
Bizler de, “ilk defa” Başkan’ın da, Hoca’nın da “böyle köklü bir değişim yapacağına inanır”, alkışlamaz mıyız!..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.