Başrolde “kalite” var

''Beşiktaş bir kere daha, neden “herkesin favorisi” olduğunu gösterdi. Kaliteli ayaklar sıkışan oyunları çözmesini biliyor.''

Çocuklar, dinleyin beni… Aloo, bak buraya!                Beşiktaş’ı durdurmanın, buradan puan çıkarmanın yolunu söylüyorum. Rakibin en büyük silahı olan pas gücünü kıracaksınız, sahanın her yerinde basacaksınız, iki kişilik koşacaksınız. Bir kişiye üç kişi… Hadi aslanlarım!”
Üç aşağı beş yukarı Ümit Özat soyunma odasında böyle bir konuşma yapmıştır. 
Sahaya yansıyan bu çünkü…
Tam tabiriyle Beşiktaş’a göz açtırmadılar ilk yarı boyunca…
Bir de Fabri şanssızlığı yaşayan Beşiktaş, ne yapacağını bilmez durumdaydı.Resmen bloke olmuşlardı.
“Diriliş” bir aktöre kalmıştı; olağan dışı bir iş gerekiyordu; eh onu yapacak adam da vardı Beşiktaş’ta; Ricardo Andrade Quaresma Bernardo… Bildiğin Q7…
Önce, hayatımda ilk kez gördüğüm bir çalım attı. Sonra ondan hep gördüğümüz trivela…
İlk yarı biterken Q7’nin kendine has kesmesini Babel indirdi, Oğuzhan ağlara gönderdi.
Tam “dakikasında” gelmişti gol.
Devre oldu.
TALİSCA... BU ADAM NEYİN NESİ?
Gençlerbirliği’nin gardı düşer artık dedik ama hayır. İkinci yarıya da aynı tempo ve iştahla girdiler. İş yine “şahsi yeteneğe” kalmıştı.
Bu kez sahne Anderson Souza Conceiça’nın, ya da bilinen adıyla Talisca’nındı.
Önce faulü “aldı.” 
“Aldı” derken hakem ihsan etti anlamında değil; rakibi faule zorlayarak aldı. Tam kendi bölgesiydi. Topun başına geçti ve temiz, net, müthiş bir vuruşla Gençlerbirliği kalesinin tavanına astı.
Dakika olmuş 61… Bu skor ve kalan dakikalar sürprize izin vermezdi artık… Kalan yarım saat, rahat mı rahat…
Ryan Babel pastaya krema sürüyor.
Ve Ligin tepesinde beş puan farkla Beşiktaş…
Hayırlı olsun.

MAÇIN ADAMI

Quaresma

Kalitesini, kalibresini ve kapasitesini de torbaya doldurup üstüne “maçın adamı” yazıyorum..