İnsanlık ölüyor, bir şehir yok oluyor

A -
A +
Suriye, bir zamanlar ilmin ve medeniyetin merkezi idi. İslam beldeleri içerisinde kutsi bir yere sahiptir. Burada birçok İslam âlimi yetişti. Huzur ve emniyet vardı. Ülkede bugün emperyalistler taş üstüne taş, baş üstünde baş bırakmadı. Bir şehir düşünün, evlerine bombaların, sofralarına açlık ve sefaletin düştüğü... Bir şehir düşünün mazlumların ve mağdurların feryadının arş-ı Rahman’ı titrettiği... Bir aile düşünün, yiyecek ekmeğin, içecek suyun, sığınacak bir yuvasının bulunmadığı ve bunun için çadırlarda kalıp, namusunu, çocuğunu korumaya çalışan. Sabah kalktığında, evlatlarının kömürden sobasından zehirlenip öldüğünü gören bir anne düşünün... Bir baba düşünün açlıktan, çocuklarına kedi-köpek eti yedirmek zorunda kalan... 
İşte bu şehir asırlardır, gönül bağımızın bulunduğu, alnında bir tarihin kazılı olduğu Suriye... Kadim ülke göz göre göre haritadan siliniyor, orada insanlık tarihin en büyük acıları yaşanıyor. Gözü dönmüş, barbarlar menfaatleri için İslam beldelerini bir bir yok ediyor. Ve buna sözde İslam dünyası sessiz kalıyor. İki sene önce, Kuveyt, Dubai, Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahatte bulundum. Basra Körfezi'nin kenarında oturuyoruz. Bir tarafta zevke dalmış, dünyadan bîhaber olan Arap vatandaşları. Bir adım ötemizdeki topraklarda feryat, kan ah ve gözyaşının Arş'a çıktığı Suriye. İnsanlıktan utandım. Biçarelere kayıtsız kalan oradaki insanlardan tiksindim... Soralım şimdi hep birlikte kendimize: Zalimler zafer devşirirken, mazlumlar sınırımıza kadar dayanmışken, bizler susup bir kenardan eli kolu bağlı öylece bakacak mıyız? Müslümanlar olarak sadece yutkunacak mıyız? Buğzetmekle kalıp, insanlığın ölmesini seyir mi edeceğiz?
Bizi tarih sahnesinden silmek isteyenler, hiçbir zaman emellerinden vazgeçmedi. Ezanımızı dindirmek, bayrağımızı indirmek için hâlâ çalışmaktadırlar. Soruyorum! Bunlara karşı ne mücadele ediyoruz? Ülkemizin selameti, milletimizin huzuru için sefere çıkan ordumuza, devlet erkânına dua ediyor muyuz? Hiçbir ayrım gözetmeksizin, herkese sahip çıkan güzel vatanımız başta olmak üzere, kan ağlayan kardeşlerimiz için ne yapıyoruz?  Nitekim Peygamber efendimiz; “Kişi kardeşine yardım ettiği sürece, Allah da ona yardım eder…” buyurmuyor mu? O annelerin feryadını, çocukların çığlığını yüreğimizde duymalıyız. Duymalıyız ki Allahü teâlâ aynı akıbete bizleri de düşürmesin…
           Mehmet Can
 
 
 
ŞİİR
 
        FAHRETTİN KOCA
 
Koca yürekli adam Fahrettin Koca
Halkın için çalıştın sevabın bolca
Duayı hak ettin büyüksün hoca.
ALLAH senden razı olsun Fahrettin Koca
 
Korona virüsüne teslim olmadın.
Belki de günlerce hiç uyumadın
Yoruldun yıprandın ama yılmadın.
Allah senden razı olsun Fahrettin Koca
 
Muhalefet bile beğendi seni
Dünya takdir etti imrendi seni
Türk halkı çok sevdi inan ki seni
Allah senden razı olsun Fahrettin Koca
 
Hakkında destanlar yazılsa azdır
Sağlam insanlara ibadet farzdır.
Seni seviyoruz sözümüz sözdür.
Allah senden razı olsun Fahrettin Koca
 
Usta şair Süleyman’dan övgüler
Hak ettin verilsin sana ödüller.
Türk halkının olsun sağlıklı günler.
Allah senden razı olsun Fahrettin Koca
 
          SÜLEYMAN USTA-İSTANBUL
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
BEYAZIT KULESİ: İstanbul’daki yangınları itfaiye teşkilatına ve diğer ilgililere anında haber vermek için yapılan yüksek kule. İstanbul Üniversitesi, merkez binasının avlusundadır.
Bu kule, yapılmadan önce aynı vazifeyi Ağakapısı’nda bulunan ahşap bir yangın kulesi görüyordu. İtalyan mimar Egli’ye yaptırılan bu ahşap yangın kulesi Süleymaniye’de şimdiki Fen Fakültesi Botanik Enstitüsünün bulunduğu yerdeydi. Süleymaniye Camii'nin minarelerinden daha kısa olan ve dört köşe bir plan üzerine inşa edilen bu yangın kulesinin üst katında bir tarassut (rasat, gözlem yapma) odası bulunmaktaydı. O zamanın tabiriyle buraya "köşk"; yangın tarassuduna (gözlemcisine) memur olanlara da “köşklü” denirdi. Ancak bu kule birçok defa yanmış ve yeniden yapılmıştır. 1782 senesindeki yangından sonra yenisi inşa edilmeyip, yangın gözetleme işi Süleymaniye Camii'nin minarelerinden yapılmıştır. Daha sonra Sultan İkinci Mahmud Han, Seraskerlik Dairesine tahsis edilen Eski Sarayın büyük avlusunda bir yangın kulesi yapılmasını emretti. Yüksekliği 85 metredir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.