Diplomasinin sakin ve saygın gücü: Fidan doktrini Türk dış politikasını nasıl şekillendiriyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “sır küpüm” diyerek tanımladığı Hakan Fidan, yalnızca Dışişleri Bakanı değil; Türkiye'nin dış politikada yönünü, vizyonunu ve ağırlığını yeniden tanımlayan sessiz ama derin bir güç. 13 yıl boyunca Milli İstihbarat Teşkilatı’nı yönettikten sonra diplomasi sahnesine çıkan Fidan, kısa sürede yalnızca krizleri yöneten değil, oyun kuran, denge değiştiren ve gündem belirleyen bir aktör olarak dünya sahnesinde öne çıktı.
ANALİZ— Arka planda kaldı, ama hep masadaydı. Kimi zaman kameralardan uzakta sessizce not aldı, kimi zaman tek cümleyle dengeleri değiştirdi. Hakan Fidan, yıllarca istihbaratın en gizli koridorlarında strateji kurduktan sonra, şimdi diplomasinin en aydınlık salonlarında aynı oyun kuruculuğu sürdürüyor.

DIŞ POLİTİKADA EZBER BOZULDU
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, göreve geldiği günden bu yana Türk dış politikasında izlediği etkin, kararlı ve çok boyutlu diplomasiyle uluslararası arenada adından söz ettiriyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinde, Türkiye'nin bölgesel ve küresel çıkarlarını savunan yeni dış politika doktrini, Fidan’ın deneyimli ve stratejik yaklaşımıyla sahaya yansıyor.
13 yıl boyunca Milli İstihbarat Teşkilatı’nı (MİT) yönettikten sonra Dışişleri’nin başına getirilen Fidan, göreve geldiği günden bu yana yürüttüğü çok boyutlu ve stratejik diplomasiyle, Türkiye’yi yalnızca kriz çözen değil; yön veren ve denge kuran bir ülke haline getirdi.
Ankara'nın bölgesel ve küresel çıkarlarını savunan yeni dış politika doktrini, Fidan’ın deneyimli ve stratejik yaklaşımıyla sahaya yansıdı.
2010–2023 yılları arasında Millî İstihbarat Teşkilatı (MİT) başkanlığı görevinde edindiği derin tecrübe ile diplomasi masasına oturan Fidan, kısa sürede Türkiye’yi kriz çözen, yön veren ve denge kuran bir aktör haline getirdi. Sadece Batı ile değil, aynı zamanda Rusya, Çin, Körfez ve Afrika ülkeleriyle kurduğu dengeli ilişkiler, çok kutuplu dünya düzeninde Türkiye’ye stratejik avantaj kazandırdı.
Gazze krizinde Türkiye’nin aktif rol üstlenmesi, NATO zirvesinde sergilenen net duruş ve Şanghay İşbirliği Örgütü ile artan temaslar, Fidan’ın çok boyutlu dış politika anlayışının somut örnekleri olarak öne çıkmakta.
Öte yandan Afrika açılımı, Türk Devletleri Teşkilatı ile artan iş birlikleri ve Orta Doğu'daki barış arayışlarında yürütülen diplomasi trafiği, Ankara’nın merkez ülke vizyonunu güçlendirdi.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in "pabucumun atanmışı" ifadelerine rağmen kamuoyunda ve devlet kademelerinde Hakan Fidan’a duyulan güven tam. Fidan, sadece 'atanmış' değil; liderlik vasfı ve kurumsal hafızasıyla Türk diplomasisinin bugününü şekillendiren, geleceğini planlayan bir devlet adamı konumunda.
İşte Hakan Fidan'ın bu güne kadar Türk dış politikasına kazandırdığı; milli çıkarları merkeze alan, güvenlik ve diplomasiyi bütünleştiren , "360 derece" yaklaşımıyla her coğrafyada proaktif angajman sergileyen ve Türkiye'nin küresel etkinliğini artıran stratejik vizyon ve dinamik hamleler...
TERÖRLE MÜCADELEDE YENİ DÖNEM: HAKAN FİDAN DOKTRİNİ
Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı döneminde şekillenen güvenlik vizyonu, Fidan’ın dışişleri görevine gelmesiyle birlikte diplomaside somut karşılık bulmaya başladı.
Türkiye’nin Irak ile ilişkilerinde PKK tehdidine karşı ortak mücadele zemini oluşturan yeni güvenlik paradigması, Bakan Fidan’ın inisiyatifiyle daha kurumsal ve sonuç odaklı bir yapıya kavuştu. Özellikle 2024 sonunda Ankara ile Bağdat arasında imzalanan stratejik güvenlik mutabakatı, bu uzun soluklu diplomatik sürecin bir ürünü olarak kayda geçti.
"Irak DEAŞ’la nasıl mücadele ettiyse, PKK’ya karşı da aynı kararlılığı göstermeli" diyen Fidan, bu yaklaşımıyla sadece Ankara’nın değil, bölgesel güvenlik dengelerinin de şekillenmesine katkı sundu.
ERBİL VE BAĞDAT'LA ÜÇLÜ MEKANİZMA
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın liderliğinde, Irak merkezi hükümeti ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi ile sürdürülen üçlü mekanizma, Türkiye'nin sınır ötesi operasyonlarını uluslararası hukuk zemini üzerinde meşru ve etkili kıldı.
Bağdat’la geliştirilen diplomatik ilişkilerde sadece güvenlik değil; enerji, su, ulaştırma ve tarım gibi alanlarda da çok boyutlu iş birlikleri öne çıkmıştı.
Bakan Fidan, bu süreçte "Irak'ın iç barışına ve kalkınmasına katkı sağlayan bir Türkiye" vizyonuyla hareket etti.

TERÖRÜ KAYNAĞINDA BİTİRME STRATEJİSİ
13 yıllık MİT tecrübesiyle bölgedeki güç dengelerini ve aktörleri yakından tanıyan Fidan, dış politika ile güvenlik politikalarını entegre eden yeni bir yaklaşım benimsedi.
Özellikle Sincar başta olmak üzere PKK'nın Irak topraklarındaki varlığına karşı yürütülen mücadelede, Türkiye'nin güvenlik doktrini yalnızca askeri değil, diplomatik araçlarla da destekleniyor.
2024 sonunda Ankara-Bağdat arasında imzalanan stratejik güvenlik mutabakatı, Hakan Fidan'ın arka planda yürüttüğü uzun soluklu diplomasinin bir ürünü olarak kayda geçti.
ESAD SONRASI SURİYE: FİDAN'IN ÖNCÜLÜĞÜNDE YENİ DÖNEM
Beşar Esad iktidarının sona ermesiyle birlikte Suriye’de başlayan yeni dönemde Türkiye, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın liderliğinde bölgesel istikrarın sağlanmasına yönelik proaktif bir rol üstlenmeye devam ediyor.
Fidan, "Suriye artık ileriye odaklanmalıdır" diyerek Suriyelilerin güvenli ve gönüllü dönüşü, ülkenin yeniden inşası ve terör örgütlerinin etkisizleştirilmesi hedeflerini öncelik olarak duyurdu. Türkiye, bu süreçte yeni yönetimle işbirliği içinde, Suriye'nin birlik, bütünlük ve egemenlik temelinde yeniden yapılanması için kapsamlı bir diplomatik ve insani seferberlik yürütüyor.

YENİ SURİYE YÖNETİMİNE ULUSLARARASI DESTEK BÜYÜYOR
Geçiş sürecine giren yeni Suriye yönetimi, başta Türkiye olmak üzere Azerbaycan, Katar ve Körfez ülkeleri tarafından meşru muhatap olarak kabul ediliyor. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yalnızca bu sürecin tanınmasında değil, aynı zamanda yeni yönetimin uluslararası sistemde kabul görmesinde belirleyici bir diplomatik aktör olarak öne çıkıyor. Doha Forumu’nda yaptığı konuşmada "Suriye halkının iradesiyle şekillenen yeni yapı, ülkenin geleceği için tarihi bir fırsattır" diyen Fidan, bu mesajıyla geniş bir diplomatik zeminin oluşmasına öncülük etti.
Katar, yeniden inşa sürecine güçlü mali ve teknik destek sunarken; Azerbaycan, insani yardım ve altyapı projeleri konusunda iş birliği mesajı verdi. Suriye’nin enerji altyapısının rehabilitasyonu ve bölgesel gaz transferi konularında Fidan’ın girişimiyle imzalanan üçlü mutabakat anlaşması, Türkiye’yi enerji diplomasisinde başat aktör konumuna taşıdı.
GAZZE TEMAS GRUBU: FİDAN'IN DİPLOMATİK MÜCADELESİ SONUÇ VERDİ
Gazze’de yaşanan soykırımda, insani yardım koridorları, esir takas girişimleri ve bölge ülkeleriyle yürütülen diplomatik trafik; Hakan Fidan’ın etkin arabuluculuk çabalarının örnekleri arasında.
Mısır, Katar, Suudi Arabistan ve Ürdün ile yürütülen çok taraflı görüşmelerin koordinasyonunda doğrudan yer alan Fidan, Filistin meselesinde Türkiye’nin tavizsiz ve dengeli pozisyonunu diplomatik alanda ivme kazandırdı.
Dışişleri Bakanı Fidan, İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Birliği çatısı altında oluşturulan Gazze Temas Grubu kapsamında yürüttüğü temaslarla Filistin devletinin tanınması yönündeki uluslararası iradeye öncülük etti. İspanya’nın davetiyle Madrid’de düzenlenen toplantıya katılan Fidan, burada İspanya Başbakanı Pedro Sanchez başta olmak üzere Avrupa ve Arap ülkelerinden mevkidaşlarıyla görüşerek kalıcı çözüm çağrısını yineledi.

Fidan’ın diplomatik çabaları, kısa sürede İspanya, Norveç ve İrlanda’nın Filistin’i tanıma kararı alması, ardından da Fransa ve Finlandiya’da kamuoyunun ve siyasi çevrelerin tutum değiştirmesiyle somut sonuçlar doğurdu. Türkiye’nin dengeli ve kararlı diplomatik pozisyonu, Gazze krizinin çözümüne yönelik çok taraflı bir irade inşasına katkı sağladı.
AVRUPA VE SAVUNMA DİPLOMASİSİ: FİDAN HAMLELERİYLE SAHADA GENİŞLİYOR
AB ile zaman zaman yaşanan siyasi gerilimlere rağmen, Türkiye'nin Gümrük Birliği’nin güncellenmesi, vize serbestisi ve enerji güvenliği gibi kritik alanlarda pozisyonunu güçlendiren girişimler Hakan Fidan liderliğinde sürdürüldü. Özellikle Almanya, Macaristan ve İtalya ile yürütülen ikili temaslar, Türkiye-AB ilişkilerini işbirliği zeminine oturtmaya dönük adımlar arasında.
Öte yandan Fidan, Avrupa başkentlerinde yürüttüğü diplomasiyle Türkiye’nin savunma alanındaki dış açılımlarına stratejik zemin hazırladı. Almanya, Macaristan ve İtalya ile yoğun temaslar sürdürülürken; İngiltere ile Eurofighter Typhoon, İspanya ile HÜRJET ortaklığı gibi hamlelerle Türkiye, NATO içinde dengeleri gözeten çok taraflı bir oyun kurucuya dönüştü. Savunma sanayiinde dışa bağımlılığı azaltan bu adımlar, Avrupa ile güvenlik ortaklığını derinleştiren yeni bir dönem başlattı.
ABD TEMASLARI: F-35 İÇİN UMUT IŞIĞI
Mayıs 2025’teki ABD ziyareti, Fidan’ın savunma diplomasisinde kritik bir eşik oldu. F-35 programına dönüş, CAATSA yaptırımlarının kaldırılması ve F-16 modernizasyon süreci, Washington’daki temasların ana başlıklarını oluşturdu. Fidan’ın temasları sonrası ABD Başkanı Trump, F-35 için Türkiye’ye kapının aralanabileceğini açıkladı; Kongre’de ise süreç “olumlu sinyaller”le izlenmeye başlandı.
TÜRKİYE, DÜNYANIN EN SICAK KRİZLERİNDE ARABULUCULUK YAPIYOR
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Hakan Fidan liderliğinde yürütülen çok yönlü diplomasi, Türkiye'yi küresel ölçekte arabuluculukta öncü bir ülke haline getirdi. Rusya-Ukrayna Savaşı, Somaliland krizi, Sudan-BAE gerilimi ve Afrika-Asya eksenindeki ihtilaflar, Türkiye'nin aktif arabuluculuk faaliyetleriyle yeni çözümlere kavuşuyor.
İSTANBUL, BARIŞ DİPLOMASİSİNİN BAŞKENTİ
2022’den bu yana Antalya Diplomasi Forumu ve İstanbul görüşmeleri, Rusya-Ukrayna arasında müzakere ve esir takası süreçlerine ev sahipliği yaptı. Son olarak Putin’in çağrısıyla 15 Mayıs’ta İstanbul’da yeni bir barış turunun başlatılması gündeme geldi. Zelenskiy’nin de Türkiye’yi adres göstermesi, Ankara'nın kriz çözümündeki kritik rolünü pekiştirdi.
AFRİKA VE ASYA'DA TÜRKİYE ETKİSİ
Somali-Etiyopya arasındaki Somaliland krizi, Aralık 2024’te Ankara’da Erdoğan’ın ev sahipliğinde çözüme yaklaştı. Türkiye ayrıca Sudan-BAE arasında arabuluculuk teklif etti. Asya’da ise Afganistan, Pakistan, Filipinler gibi ülkelerde yürütülen girişimlerle, Türkiye barışçıl çözümlerin öncüsü oldu.
ARABULUCULUKTA ÇOK TARAFLI DİPLOMASİ
Türkiye, BM ve AGİT bünyesinde kurulan “Barış için Arabuluculuk” girişiminin eş başkanlığını Finlandiya ile birlikte yürütüyor. Bu girişim, bugün 62 üyeye ulaşarak küresel düzeyde etkinlik kazandı. Ayrıca İstanbul Arabuluculuk Konferansları ve Antalya Diplomasi Forumu, barış mimarisine kurumsal katkılar sunuyor.
ESİR TAKASINDA REKOR OPERASYON
Mayıs 2025’te, Türkiye’nin ev sahipliğinde 2 bin kişilik Rusya-Ukrayna esir takası gerçekleşti. Hakan Fidan ile MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın başkanlık ettiği bu süreç, son yılların en geniş kapsamlı takası oldu. Bu başarı, Ankara’nın çok taraflı kriz çözümündeki kapasitesini bir kez daha ortaya koydu.
DÜNYA BASINI FİDAN'I NASIL GÖRÜYOR?
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, yalnızca Türkiye’de değil, uluslararası kamuoyunda da dikkatle takip edilen bir isim haline geldi. Özellikle jeopolitik krizlerde üstlendiği rol ve yürüttüğü etkin diplomasi, yabancı basında farklı tonlarda değerlendirmelere konu oldu.
Yunanistan’ın önde gelen gazetelerinden Kathimerini, Fidan’ı "hafif nemli bakışlı, yüzünde her zaman şaşkın ama güven veren bir ifade taşıyan" bir karakter olarak tanımladı.
Haberde, onu yakından tanıyanların "el sıkıştığınızda dostça gülümser, ancak fark etmeden birkaç parmağınızı kaybetmiş olabilirsiniz" esprisiyle Fidan’ın stratejik zekâsına atıf yaptığı aktarılıyor. Yazı, Fidan’ı hem samimi hem de kararlı bir lider olduğu görüşüne yer verildi.
Öte yandan İsrail basını, Fidan’ın yükselen etkisinden duyulan rahatsızlığı açıkça dile getiriyor. Israel Hayom gazetesi, Fidan’ın Türkiye’nin bir sonraki Cumhurbaşkanı olabileceği ihtimalini “stratejik risk” olarak tanımlarken, İsrail istihbarat kaynakları Fidan’ın özellikle Suriye’deki Türk varlığı ve Katar’la derinleşen iş birliğinden duydukları endişeyi manşetlerine taşıdı.
Gazetede, "Fidan klasik bir siyasetçi değil; Türkiye’nin bölgesel vizyonunun mimarı" ifadelerine yer verilirken, Tel Aviv yönetiminin “Yeni Suriye”de artan Türk-Katar etkisini yakından izlediği vurgulandı.