Doların egemenliği dünyada sarsılıyor

Doların egemenliği dünyada sarsılıyor

EKONOMİ Haberleri

ABD ve Avrupa merkez bankaları pandemi sürecinde yaklaşık 5 trilyon dolar piyasaya sürdü. Ünlü yatırım bankaları Goldman Sachs ve JP Morgan da, bollaşan ve kıymetsizleşen doların rezerv para statüsünü kaybedeceğini açıkladı.

Pandemi sürecinde merkez bankalarının tarihte görülmemiş oranlarda para basıp tedavüle sokması, dünya rezerv para birimlerinin geleceğini tartışma konusu hâline getirdi. ABD kökenli ünlü yatırım bankalarından Goldman Sachs'tan “Dolar, rezerv para statüsünü kaybedebilir” açıklaması geldi. JP Morgan da doların zayıflayacağını belirtti. ABD kökenli büyük yatırım bankalarının bile doların geleceği konusunda telaşa düşmesinin dikkat çekici olduğunu kaydeden Ekonomist Mehmet Zeki Akıllıoğlu’na göre, bir paradigma değişikliğine gidilmesi gerekiyor. Mevcut sistemlerden hiçbirinin sürdürülebilir olmadığını kaydeden Akıllıoğlu, yeni bir para sistemine geçilmesi üzerinde düşünülmesi gerektiğini vurguladı. Akıllıoğlu “Bu, uzun vadede, egemen para birimleri başta olmak üzere tüm para birimlerinin 'yeni bir ortak para birimi lehine piyasadan çekilmesi' ile sağlanabilir. Burada düşünülmesi gereken, bu yeni ortak para biriminin ne olacağı konusudur" dedi.

DEVASA BORÇ YÜKÜ
Tedavüle sürülen trilyonlarca dolarlar ve ülke borçlarının devasa boyutları göz önünde bulundurulduğunda, mevcut rezerv paralar ile dünya ekonomisinin devam etmesinin uzun vadede pek mümkün görünmediğini savunan Akıllıoğlu "ABD Merkez Bankası (FED) ve Avrupa Merkez Bankası (ECB) başta olmak üzere ülkelerin merkez bankaları, pandemi sürecinde yaklaşık 5 trilyon dolar piyasaya sürdü. Buna ek olarak, yine büyük ülkelerin, milli gelirleri boyutlarına erişen veya onu da aşan dev kamusal borçları mevcut. Japonya’da kamusal borcun GSYH’ye oranı yüzde 230... Bu oran İtalya’da yüzde 130, ABD’de yüzde 105, Fransa’da yüzde 100, İngiltere’de yüzde 86 ve Çin’de yüzde 60... Dünya ülkelerinin toplam kamusal borcu ise yaklaşık 65 trilyon dolar. Bu rakam, dünya toplam GSYH'sinin yüzde 80'i düzeyinde. Gelişmiş ekonomiler bazında ise kamusal borçluluk oranı yüzde 100'lere ulaşmış durumda. Bu artık sürdürülebilir bir sistem olmaktan çıkmıştır” şeklinde konuştu.

MEVCUT ALTERNATİFLER
Dünyada giderek daha çok tartışılan konunun, nasıl daha iyi ve adil bir para sistemine geçilebileceği olduğunu vurgulayan Akıllıoğlu, şöyle devam etti: Hâlihazırda kripto para ve yeniden altın, rezerv para alternatifi olarak gösterilebilir. Ancak bu alternatiflerin hiçbiri kökten bir çözüm olamayacak gibi görünüyor. Dünya nüfusu 8 milyara yakın ve tüm ülkelerin senelik nominal millî geliri toplamı da yaklaşık 80 trilyon dolar. Kripto paranın hem milyarlarca insan tarafından hem de bu yüksek seviyelerdeki ekonomik meblağı karşılayacak şekilde kullanımı için; üretimi, dağıtımı ve muhasebesi pratikte pek mümkün görünmüyor. Ayrıca bilgisayar tabanlı olduğu için, siber güvenlik riski de yüksek. Altın da, dünyanın ulaştığı senelik 80 trilyon dolar ekonomik boyutu karşılamaktan çok uzak. Yastık altı ve kayıt dışı da dahil, tüm dünyadaki mevcut altın stoku sadece 8 trilyon dolar. Ülkeler arasında karşılıklı yerli para birimleri kullanılması veya karşılıklı SWAP limitlerinin artırılması ise; ikili, kısmi veya bölgesel çözümlerden ibaret kalacak, dünya geneli için kesin ve net bir çözüm olamayacaktır. Bu seçenekler çözüm olmaktan uzak göründüğüne göre, yeni bir para sistemine geçilmesi üzerinde düşünülmelidir. Bu, uzun vadede ancak egemen para birimleri başta olmak üzere tüm para birimlerinin, yeni bir ortak para birimi lehine piyasadan çekilmesi ile sağlanabilir. Burada düşünülmesi gereken, bu yeni ortak para biriminin ne olacağı konusudur...

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Sonraki Haber Yükleniyor...