Kaydet
a- | +A
Hırsızın hidâyeti "Abdülkadir Geylâni" küçükken yaşı bir gün, Tarlaya, çift sürmeye gitmiş idi gündüzün. Öküzün kuyruğundan, tutunmuş gider iken, Hayvan dile gelerek, konuştu ona birden. Dedi; (Ey Abdülkadir, şunu bil ki şüphesiz, Seni, bu işler için yaratmadı Rabbimiz.) Korktu ve eve geldi, dedi ki; (Anneciğim, Bana izin verirsen, Bağdat''a gideceğim. İlim tahsil etmektir, gitmekte asıl gâyem, Ayrıca evliyayı ziyaret ederim hem.) Annesi memnun olup, dedi ki; (Ey evladım, İlim öğrenmen idi, benim dahî muradım.) Koltuğunun altına, dikerek "Kırk altın"ı, Dedi ki; (Doğruluktan ayırma lisanını.) Abdülkadir böylece annesinden ayrılıp, Bağdat''a yola çıktı, bir kervana katılıp. Bir müddet yol gidip de, geçince Hemedan''ı, Âniden eşkıyalar bastılar bu kervanı. Kervanda mal ve eşya, var ise her ne kadar, Teker teker sorarak, ellerinden aldılar. Abdülkadir''e dahi, sordu ki bir eşkıya; (Ey çocuk, üzerinde neyin var mal ve eşya?) Dedi; (Benim sadece, kırk altınım var ki hem, Onları, koltuğumun altına dikti annem.) Reisleri gelerek, sordu ki ona tekrar; (Ey çocuk, doğru mudur, yanında altın mı var?) Dedi; (Evet efendim, kırk altınım var ki hem, Koltuğumun altına dikmişti tek tek annem.) Söylediği o yeri, sökerek eşkıyalar, Altınları görünce, şaşıp dona kaldılar. Reisleri dedi ki; (Pekâlâ ey evlâdım, Ne için doğrusunu söyledin, anlamadım. Eğer söylemeseydin, bulamazdık biz bunu, Niçin sen bile bile, söyledin doğrusunu!) Dedi ki; (Ben anneme, söz verdim ki efendim, Her ne olursa olsun, yalan söylemeyeyim. Doğrudan sapmamağa söz vermiştim anneme, Değer mi altın için, bu ahdimden dönmeme.) Reis bunu duyunca, başladı ağlamağa, Dedi; (Eyvah, benim de ahdim vardı Allah''a. Lâkin bunca senedir, yaparım eşkıyalık, Şu andan itibaren, tövbe ettim ben artık.) Diğer eşkıyalar da, bakarak bu reise, Dediler; (Bizler dahi, vazgeçtik öyle ise.) Hâlisâne tövbeyle, o gün bunca eşkıya, Aldıkları ne kadar var ise mal ve eşya, Tekrar sahiplerine vererek teker teker, O günden itibaren, o işi terk ettiler.
ÖNE ÇIKANLAR