Hedefsiz insan olmaz! "Abdurrahman Tafzuncî" âlim ve veli bir zât, Ediyordu herkese, çok merhamet ve şefkat. O bir gün buyurdu ki; (İnsanda gaye, hedef, Ne ise, ona göre bulur kıymet ve şeref. Eğer "ahiret" ise, gaye ve maksat, Kazanılır elbette, sonsuz huzur ve rahat. Ateşte yakmak için, Nemrud Halilullah''ı, Dağ kadar odun yığıp, ateşledi onları. Bir karınca, ağzına su doldurup o zaman, Ateşin yakıldığı mahalle oldu revan. Dediler ki, (Nereye gidersin ey karınca?) Dedi; (Söndüreceğim o ateşi varınca.) Dediler; "O, dağ kadar büyüktür ama kardeş, Ağzındaki su ile, hiç söner mi o ateş?" Dedi ki; "Bu kadardır, benim gücüm, kuvvetim, Elimden bu geliyor ve halistir niyetim." O sırada baktılar, öte yanda bir yılan, O dahi o ateşe üflüyor hiç durmadan. Türlü cibilliyette yaratıldı insan da, Kimisi hayırdadır, kimi ise isyanda.) Bir gün de buyurdu ki; (Zaman, âhir zamandır, İmanını fesattan korumak zamanıdır. Velîlerden birinin, en son ölüm anında, Bir arkadaşım ile, bulunurduk yanında. Ziyarete gelmiştik o büyük velî zatı, Oturduk baş ucunda, yakınlaştı vefatı. Arkadaşım o zâta sordu ki; "Sizinle biz, Cennetin neresinde, buluşabileceğiz?" Buyurdu ki; "Evladım bugün imanla ölmek, Herkese nasib olan bir nimet değildir pek. Orada, îman ile ölen Müslümanları, "Mert" diye gösterir ve, çok överler onları." Yine o buyurdu ki; (Kardeşlerim bu zaman. Mazallah küfre düşmek gayet kolay ve âsan. İmanı muhafaza etmek için en evvel, Dînini tam olarak öğrenmeli mükemmel. Ve lâkin İslâmiyet, âlimden öğrenilir, İlmiyle âmil olan kimseye âlim denir. Kendi İslâmiyete uymayan bir kişinin, Yazdığı din kitabı, zehirdir bunun için. Ve her kim, din kitabı okur ise rast gele, İmanı bozulur da, haberi olmaz bile. İmâm-ı Gâzali ve İmâm-ı Rabbâni''nin, Ve yine onlar gibi, hakiki bir âlimin. Allah rızası için, halisane olarak, Yazdıkları kitaplar, okunur zevk alarak. Çünkü yazdıklarından, ihlasla, Allah için, Tesir eder kalbine, okuyan her kişinin.)

