Ölüm; dehşetli iş İslâm âlimlerinden, büyük âlim ve velî, Söz ve nasihatleri, olurdu faideli. O bir gün buyurdu ki; (Ben dua ediyorum, "Yâ Rabbî, Cehennemde bizi yakma" diyorum. İnsan kurtulmadıkça, azabtan âhirette, Nasıl hissedebilir kendini emniyette? Ölüm, kabir ve mahşer, hesap, mizan ve sırat, Bunlar geçilmedikçe, olunur mu hiç rahat? "Ölüm" dehşetli bir iş, o anda şuur kalkar, O zaman "Allah" demek, kolay olmaz o kadar. Diyelim ki kurtardı îmanını son anda, Lâkin "Kabir sıkması" olacak mezarında. Böcekler ve akrepler, yiyecek vücudunu, Eğer günahkar ise, mutlaka görür bunu. Sonra bir "Mahşer" var ki, mümkün değil dayanmak, Bir ayağın üstünde, bulunur pek çok ayak. Bir nice "Bin sene"ler, o meydanda beklenir, İnsanlar izdihamdan, bîtab olur, tükenir. Sonra "Mizan" kurulup, ameller tartılır hep, Günah ağır gelirse, ne olur hâli aceb? Nice insan vardır ki, maliktir çok sevaba, Lâkin hesap sonunda, düçar olur azaba. Çünkü dünyada iken, "Kul hakkı"na girmiştir, Ne kadar ecri varsa, onlara verilmiştir. Onların günahı da, yüklenir bu kişiye, Sonra "Müflis" olarak, sürüklenir ateşe. Bir gün de buyurdu ki; (İmanın çıkmasından, Allahü teâlâya sığınmalı hep insan. Ve sık sık "Lâ ilâhe illallah" söyleyerek, İcab eder imanı, an be an yenilemek. Günah işler için de, tövbe edip her sefer, Allahü teâlâya yalvarmak îcab eder. Hem de bu istiğfarda, etmeli ki acele, Belki başka müsait bir vakit geçmez ele. Bir hadisi şerifte buyuruldu ki aynen; "Aldandı, ziyan etti, yarın yaparım diyen." Bu ömür, insanların büyük sermayesidir, Onu, yarar işlerle değerlendirmelidir. Dinden, "kıl ucu" kadar, ayrılık mevcut ise, Kendini tehlikede bilmelidir o kimse. "Allah adamları"ndan, birisini bularak, Ona tâbi olmalı, her işte tam olarak. Ona karşı gelmekten, sakınmalı pek fazla, Yoksa istifadesi olamaz ondan aslâ. Bütün nebilerin ve, bütün âlimlerin hep, Bildirdikleri şeyler, işlemek içindir hep. Bilmek, mahşer gününde fayda etmez insana, Bilakis hüccet olur, azap yapılmasına.)

