Mü''min günah işlemez Bu zat buyuruyor ki; (Bir kişi evliyadan, Bir mezarın yanından geçiyordu bir zaman. Kalp gözüyle baktı ki, kabirde bir kadın var, Melekler o kadına çok azap yapıyorlar. Düşündü ki; "Acaba bu kadın kâfir midir? Yoksa imanı olup, günahkâr biri midir? Önceden okuduğu bir tek "Hatm-i tehlîl"in Yani yetmiş bin adet kelime-i tevhîdin, Sevabını, kadının rûhuna gönderince, Azaptan kurtularak gark oldu bir sevince. Bir gün de mektup yazıp, yine bir Müslümana, Baş sağlığı dilleyip, şöyle buyurdu ona: (Biz hepimiz, kudreti altındayız Allah''ın. Ve O''nun huzuruna, çıkarız bugün yarın. İşittiğime göre, sizin de valideniz, Vefat etmiş, sabredip, şikâyet etmeyiniz. "Duâ" ile "Fâtiha" okuyarak rûhuna, En büyük iyiliği, yapınız şimdi ona. Çünkü ölü, denizde boğulan kimse gibi, Bir duâ ve Fâtiha, bekler durur dâimi. Bir kuruntu, üzüntü gelirse kalbinize, Tövbe ve istiğfarı, okuyun devam üzre. Gidermek için ise, korku ve üzüntüyü, Okuyun akşam sabah, iki "Kul e''ûzü"yü. "Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah" okuyan, Muradına kavuşup, korunur her belâdan. Bir gün de buyurdu ki, "Tam kulluk" hususunda, (Kulun her bir dileği, ve her bir arzusu da, "Sahibi"nin istek ve arzusu olmalıdır, Başka hiçbir dileği, hiç bulunmamalıdır. Eğer öyle olmazsa, o, "Kulluk bağları"nı, Koparıp, kölelikten kaçmış olur hâsılı. Hep kendi istekleri ardınca giden kimse, Esir olmuş demektir, keyfi ile nefsine. O, Allah''a değil de, nefsine kuldur elbet, Nefse esir olmuştur, değildir hür ve serbest. Allahü teâlâya kul olmak ise ama, Uymak ile mümkündür, tam olarak İslâma. Kim nefsin pençesinden kurtarırsa kendini, Elde etmiş sayılır asıl hürriyetini. Yâni asıl hürriyet, "Allah''a kul olmak"tır, Onun izni olmadan, bir adım atmamaktır. Müslüman, kaçmalıdır her günah ve haramdan, Bu, daha faydalıdır, emirleri yapmaktan. Zîra büyüklerimiz, buyurdu; (Büyük küçük, Günahtan kaçmak gibi, olamaz bir üstünlük. Zîra ibadetleri yapabilir her insan, Fakat, yalnız iyiler yapmazlar günah isyan.)

