Küfür tehlikesi Bu zât buyuruyor ki; (Her şeyden daha önce, Dîni, İslâmiyeti öğrenmeli iyice. Sonra da ihlâs ile onu îfa etmeli, Çok küçük olsa bile, günah işlememeli. Bir kişi, kendisini akıllı sanır ise, Daima sıkıntı ve çile çeker o kimse. Çünkü böyle zannetmek, nefsinin arzusudur, Nefsini dinleyense, bulamaz rahat, huzur. Sırf "nefsi kırmak" için gelmiştir İslâmiyet, Allahü teâlâya düşmandır nefis elbet. Kırabilmek için de, bu nefs-i emmareyi, Öğrenmek lâzım gelir İslâmı gayet iyi. Yani biz, nefse değil, nefs bize uyacaktır, Zira nefse uymayan, yarın kurtulacaktır.) Yine bir sohbetinde buyurdu ki; (Ey insan, Rabbin feyiz ni''meti geliyor sana her an. Dinli dinsiz herkese, bilcümle mahlukata, Geliyor bu feyizler, bilmese de o hatta. Zîra her hücremizi, O çalıştırmaktadır, İbâdetin özü de, O''nu unutmamaktır. Eskiden Müslümanlar, "Günah"tan korkuyordu, Haram işlememeğe dikkat sarfediyordu. Şimdi ise her yerde, "küfür" tehlikesi var, Haramlar hüner gibi işleniyor âşikâr. Halbuki bir harama, "Ne güzel" derse insan, Mâzallah kâfir olur, böyle söylediği an.) Bir gün de buyurdu ki; (Tasavvufun gayesi, Temizlemek içindir, pisliklerden bu nefsi. Bütün ibadetlerin ifası hem o zaman, Güç olmayıp, bilakis olur kolay ve âsan. Nefisten hâsıl olan, isteksizlik, atâlet, Gidip, onun yerine, zevkli gelir ibâdet. Haramlar, nefse önce gelirken tatlı, şirin, O zaman tam aksine, gelir fena ve çirkin. Önce hiç istemezken, ibadet eylemeyi, Şimdi her bir ibadet, gelir tatlı ve iyi. Bütün bu üstünlükler, "Sohbet"le olur hâsıl, Sahâbe, bir sohbette oldular buna vâsıl. Onlar, Resûlullah''ı görmekle bir kerecik, Hikmetler konuşurlardı bir anda hemencecik. Onların o bir anda çıktıkları noktaya, Yıllarca çalışsa da, çıkamaz bir evliya. Gelen vahyi, meleği görmüştü çünki eshab, Resûlün sohbetine olmuşlardı muhâtab. "Bir avuç arpa" ile, bir tasadduk yapsalar, Bundan öyle çok sevap alırdı ki o zâtlar, Başkaları "Dağ kadar" çok altın verse bile, Yine de pek az kalır, o sevaba nisbetle.)

