Yaratılış gayemiz Bu zât bir sohbetinde buyurdu ki; (Ey insan, Hak teâlâ hâzır ve nâzırdır bil ki her an. Her ne ki yapıyorsak, görüyor cenab-ı hak, Niyetimizi dahî bilmektedir muhakkak. "İrâde-i cüziyye" verdi ki Allah bize, Yapıyoruz her işi, arzumuz nasıl ise. Yollarda konmuş olan, bâzı "Yol levhaları" O yöne gitmek için, mecbur etmez kulları. İnsan, onlara bakıp, serbestçe tercih yapar, Ve bir yöne gitmeğe, kendisi verir karar. Niyetler de böyledir, iyi ve hâlis niyet, Verir elbet insana, bir yön ve istikamet. Bir iş, iyi niyetle yapılırsa, sevaptır, Eğer niyet bozuksa, neticesi haraptır. Bu zamanda her çeşit ins ve cin şeytanları, Hep Cehennem yoluna sevkeder insanları. İnsanlar güruh güruh giderlerken ateşe, Onları kurtarmaktan, bakılmaz başka işe, Hak teâlâ İslâma hizmet etme bâbında, Şöyle buyurmaktadır, açıkça kitabında: (Kim Allah''ın dînine yardım ederse eğer, Allah ona elbette, muhakkak yardım eder.) Bir gün de yine bu zât, genç bir talebesine, Şu nasihati yazıp gönderdi kendisine: (Ey Oğlum, dünya fâni, ebedîdir âhiret, Bir gün ölüm herkese gelecektir âkıbet Aklı olan, şimdiden hazırlanır o güne, Aldanmaz bu dünyanın sahte güzelliğine. Dünya mâlü mülküne, "Ahmak" olan aldanır, "Akıllı" insan ise, ölüme hazırlanır. Büyük nimet bilerek, şu kısacık hayatı, Çalışıp kazanmalı, ebedi mükâfatı. Ey oğlum, "Tavşan" gibi gözü açık olarak, Daha ne vakte kadar, sürecek bu uyumak? Halbuki bu gafletin sonu "Rezil olmak"tır, Dünya ve âhirette, bir şey kazanmamaktır. Mü''minûn sûresinde, bu babta cenab-ı Hak, Buyurdu; (Yaratmadım sizi abes olarak) Yâni yaratıldı ki, bu insanlar ve cinler, Allahü teâlâya ibâdet eylesinler. Sırf Ona "Kulluk" iken, yaratılış gâyemiz, Nasıl bunu unutup, isyan edebiliriz? Ne kadar yaşasa da, ölecektir her insan, Ve hesap verecektir, o gün her yaptığından. İbadet zamanı da, gençliktir en müsait, İhtiyarlık günleri, herkese olmaz nasib. Henüz fırsat eldeyken, güç kuvvet yerindeyken, Nasıl geri durulur Allah''a ibadetten?

