Muhammed Bâkî Billâh hazretlerinin zamânında bir genç vardı ki, tek arzusu evliyâlıkta yükselmekti.
Çok büyük zâtlar gördü.
Ama bir türlü kalp gözü açılmıyordu.
Bir gece kalkıp;
“Yâ Rabbî! Beni, sevdiğin bir dostuna kavuştur” diye yalvardı.
Duâsı kabul oldu.
O gün işitti “Bâkî Billâh” ismini.
Henüz kendisini görmeden muhabbeti yer etti kalbinde.
Ertesi gün yolda giderken gördü yine bu büyük velîyi.
Peşinden koştu.
Atının dizginine yapışıp; “Efendim, bana bir himmet edin de kalp gözüm açılsın” diye yalvardı.
Bâkî Billâh hazretleri atından indi.
Kucakladı genci.
Ve şefkatle bakıp;
“Yâ Rabbî! Bunu muradına kavuştur” diye duâ etti.
Ânında kabul oldu duâsı.
Açıldı kalp gözü...
● ● ●
Bir gün bu zâta "İnsan alın yazısını bilebilir mi efendim?" diye sordular.
Cevâben;
"Bilebilir" buyurdu.
"Nasıl bilir efendim?”
Buyurdu ki:
"Kişinin gönlünde ne yatıyorsa, alın yazısı odur. Bir ırmağın akış yönünden, hangi noktada denize döküleceği anlaşılır mı?"
"Evet, anlaşılır."
"İşte insanın alın yazısı da, yaptığı işlerden anlaşılır" buyurdu.
Abdüllatif Uyan'ın önceki yazıları...