Kaydet
a- | +A

Belh şehrinde yaşayan Şakîk-i Belhî hazretlerinin huzûruna, çok zengin biri geldi bir gün.

Ve edeple arz etti:

“Efendim bir istirhamım olacak.”

“Buyur kardeşim.”

“Estağfirullah. Mâlumunuz, benim bir hayli malım var.”

“Evet, biliyorum.”

“Sizinse pek yok efendim.”

“Evet, öyle.”

“İzninizle, zât-ı âlinizin her ihtiyâcını ben karşılayayım. Bu arada duânızı da almış olurum.

Hazret-i Şakîk;

“Olabilir. Ama bana bu hususta garanti vermelisin” buyurdu.

Adam sordu:

“Nasıl bir garanti hocam?”

“Bak kardeşim!.. Bugün için malın çok. Ama bana verince azalırsa, veyâ hırsız gelip bütün malını çalarsa, yâhut ileride bir hatâmı görüp bu fikrinden vazgeçersen, veyâ ölürsen, o zaman ne olacak? Bütün bu hususlarda bana temînat vermelisin” buyurdu.

Zengin şaşırmıştı!..

Bir şey diyemedi.

Hazret-i Şakîk;

“Şu an benim rızkımı öyle kerîm bir zât veriyor ki, bütün bu hususlarda bana kefîldir. Her canlının rızkını O verir. Yine de hazînesinde hiç eksilme olmaz. Kullarının günahları sebebiyle rızıklarını kesmez. Ve hiç ölmez ve vaadinden dönmez” buyurdu.

Böyle yöyledi.

Ve sordu ona:

“Şimdi söyle. Böyle bir 'Sâhib’im varken Onu bırakıp da başkasına gitmekliğim kulluğa yakışır mı?”

Zengin, özür diledi.

Ve elini öpüp ayrıldı huzurdan...

ÖNE ÇIKANLAR