Resûl-i ekrem Efendimiz, bir gün bir topluluğa nasîhat ediyordu.
Dünyânın boş, gerçek hayâtın âhirette olduğunu anlatmak için onları bir koyun ölüsünün yanına götürdü.
Ve onlara;
"Şu gördüğünüz koyun ölüsünün, sâhibi yanında bir kıymeti var mı?" diye sordu.
Orada olanlar;
"Yoktur" dediler.
Efendimiz de;
"Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, dünyânın, Allahü teâlâ katında sivrisinek kanadı kadar bir kıymetli olsaydı, ondan kâfirlere bir yudum su içirmezdi" buyurdular.
● ● ●
Sevgili Peygamberimiz, bir gün de eshâbı ile oturuyordu.
Onlara hitâben;
"Ey eshâbım, ümmetimden yediyüz bin kişi Cennete girecektir. Bâzısı bâzısının elinden tutacak, sondakiler girmedikçe öndekiler de girmeyecek. Yüzleri, Bedir gecesindeki dolunay gibi olacaktır" buyurdular.
Ardından;
“Cehennemden bir kıvılcım bu dünyâya gelse, onun harâretinden bu dünyâ erir, yok olur” dediler.
Eshâb-ı kirâm dinlediler,
Ve çok duygulandılar.
Aralarında bir “Genç” vardı.
Cehennemden çok korkardı!
O da çok duygulandı.
Efendimiz onu gördü.
Ve hemen kucağına aldı.
Genç kendinden geçti.
Az sonra da vefât etti.
Efendimiz;
"Bunun techîz ve tekfînine bakın. Zîra Cehennem korkusu onun ödünü patlatmıştır!" buyurdular.