Bu mübarek büyük zât buyurdu ki bir gün de, (Şiddetli acı duyar, insanlar öldüğünde. Bir araya gelse de, dünyadaki acılar, "Can acısı" yanında, yine de hiç kalırlar. Sonra "Kabir hayatı", başlar ki mezarında, Karanlık, dar bir yerdir, kimse olmaz yanında. Sonra korkunç şekilde, gelerek Münker-Nekir, Suale çekerler ki, (Rabbin kim, dinin nedir?) Günahı nisbetinde, mezarı sıkar onu, Böcekler ve akrepler, kemirir vücudunu. Sonra "Mahşer azabı", gayet zordur ve çetin, İnsanlar nice bin yıl, beklerler hesap için. Sonra "Mizan" önünde, başlar öne eğilir, Beklenir ki hakkında, nasıl hüküm verilir.) Bir gün de buyurdu ki; (Helâl olsun lokmanız, Yoksa, Allah indinde, kabul olmaz duanız. "Dua", her saâdetin, kapı anahtarıdır, Anahtarın dişleri, yine "helâl lokma"dır. Lâkin duâ ederken, kalp uyanık olmalı, Kabul olacağına, gönülden inanmalı. Eğer söylediğinden, haberi olmaz ise, Kabul olmaz duâsı, ne kadar duâ etse. Duânın evvelinde, istiğfar eylemeli, Kabul olması için, acele etmemeli. Duâya devam edip, usanmamalı aslâ, Zira dua edeni, çok sever Hak teâlâ. Kabul ettiği halde, Rabbimiz dilekleri, Bilerek geciktirir, istenilen şeyleri. Çünkü hemen vermez ki, duâ etsin o yine, Böylece daha fazla yaklaşsın kendisine. Rahatlık zamanında, çok duâ ederse kul, Darlıkta duâları, çabucak olur kabul. Duâyı içten yapıp, yalvarmalı Rabbine, Ve hemen yapışmalı, o şeyin sebebine. Rabbinin rızası"nı, istiyorsa meselâ, Onun emirlerine, sarılmalı ihlâsla. Sebebe yapışmadan, yapılan duâ, niyaz, İyi duâ olmayıp, indallah kabul olmaz. Çalışmadan sadece, el açıp dua eden, Silahsız harbe giden, kimseye benzer aynen. Gerçi belâ gelince, bir evliya kişiye, Ondan kurtulmak için, başvurmaz hiçbir şeye. "Sevgili"den gelmiştir, zira o dert, musibet, Sahibinden geleni, köle, hiç eder mi ret? Geri gitmesi için, etse de duâ, niyaz, "Emrolunduğu" için, dua eder o esas. Çünkü o, O''ndan gelen her şeyi iyi bulur, "Hakiki kul" olmanın, sırrı da işte budur.

