Kaydet
a- | +A
Dâvud-i İskenderî büyük bir evliyadır, Kalplere hayat veren nasihatleri vardır. Çok sevdiği bir gence, buyurdu ki; (Ey oğul, Rabbini, kullarına şikâyet eder mi kul? Lâkin sana bir belâ ettiğinde isabet, İnsanlara anlatıp, ediyorsun şikâyet. Kullardan yüz çevirip, Hakk''a dön ki ihlâsla, Hiç kimseden bir zarar gelmesin sana aslâ. Hâlisler, "Allah için" yaptığından her işi, Tesir etmez onlara, Cehennemin ateşi. Onlar mahşer gününde, yürürlerken Sırat''ta, Yüzlerinin nûrundan, Cehennem söner hattâ.) Bir gün de buyurdu ki; (Oğlum, sen ne garipsin, Kulları memnun edip, Rabbi gücendirirsin. Daha mı mühimdir ki, sence kulun rızâsı, Kazâya bırakırsın, onlar için namazı? Her sıkıntıyı aşmak, arzu edersen şâyet, Günahını düşünüp, istiğfara devam et. Öyle "Anahtar"dır ki, zîra tövbe, istiğfar, Açılır onun ile, açılmayan kapılar. Dünya ve âhirette, istersen rahat olmak, Sükûtu tercih edip, lüzumsuz lâfı bırak. Kıyamette her sözden, hesap var ince ince, Sonra pişman olursun, cevap veremeyince. Oğlum, akıllı isen, konuşma, dilini tut, Zîra söz "Gümüş" ise, "Altın"dır elbet sükût. Sâlih kimseler ile, beraber olmağa bak, Zîra sana onlardan, fayda gelir muhakkak. Ey oğlum, sevincinden, fazla olsun hüzünün, Hüzünü sevincinden, çoktu zîra Resûlün. Lâkin güler yüzlü ol, yakışmaz asık surat, Tebessüm, mü''minlerin şiârıdır ey evlât.) (Evliya nasıl olur?), diye sordu bir kişi, Buyurdu; (Allah için, yapar onlar her işi. Yumuşak, güler yüzlü ve cömerttirler gâyet, Allah''ın kullarına, ederler çok merhamet.) Nasihat istemişti, bir genç de kendisinden, Buyurdu ki; (Hiçbir şey, isteme hiç kimseden. Zîra her dileğini, gönderir Rabbin sana, O, sana kâfi gelir, lüzum yok başkasına. Sen Allah''ı ne kadar çok seviyorsan eğer, Bil ki Hak teâlâ da, o kadar seni sever. Ve Allah''tan ne kadar, korkar isen eğer sen, İnsanlar da o kadar, çekinir, korkar senden. Sen ne kadar yaparsan, Rabbin emirlerini, İnsanlar da o kadar, yapar senin işini. Bu nasihatlerimi, tutabilirsen eğer, Sana, sonsuz saâdet, olur elbet müyesser.)
ÖNE ÇIKANLAR