Dâvud-i İskenderî, çok büyük bir velîdir, Sözleri, dinleyene, pek çok faidelidir. Bir gün de buyurdu ki; (Sen Rabbinin emrini, Aziz tut ki, O dahî, hep azîz tutsun seni. Çok korkunç tehlikeler vardır ki önünde hem, Ölüm, kabir ve mahşer, Mîzan, Sırat, Cehennem. Bunlar, senin önüne gelir elbet peş peşe, Yarın ya kurtulursun, ya girersin ateşe. "Akıllı" şu kuldur ki, hesap günü gelmeden, O, kendi hesabını, bir bir görür önceden.) Nasihat istemişti, biri de kendisinden, Buyurdu; (Âhirete hazırlık yap şimdiden. Sağlamlar hasta olur, gençler olur ihtiyar, Ve ecel, her kişiyi, bir gün gelip yakalar. Çıkar bu rûhun dahî, cesedinden bir zaman, Ânında ayrılırsın, evlâdından, malından. Kefenlenip mezara konulursun hem yarın, Malların taksim olur, yetim kalır evlâdın. Günahın karşılığı, "Ateş" olur o günde, Öyleyse iyi sakın, bir günah gördüğünde. Dünya, "Üç gün" gibidir, dün, bugün, bir de yârın, "Dün" gitti, geri gelmez, bu senin büyük kaybın. "Yarın" henüz gelmedi, belki de gelmeyecek, Zîra yarın gelmeden, belki ecel gelecek. Öyle ise gün bugün ve saât bu saâttır, Bulunduğun gün ve an, sana büyük fırsattır. Dostunun çokluğuna, güvenme bugün sakın, Zîra sen öldüğünde, hep "yalnız" kalacaksın. Kabre "yalnız" girersin ve "yalnız" dirilirsin, Münker ile Nekir''e, "yalnız" cevap verirsin. Hesap ve mîzanda da, "yalnız" olursun yine, Ve sen "yalnız" çıkarsın, Sırat''ın üzerine. Tek şey var bu yerlerde, sana yoldaş olacak, İhlâs ile yaptığın, işlerdir o da ancak.) Bir günde buyurdu ki; (Belâ ve üzüntüler, Acı görünseler de, "Ni''met"tir hepsi birer. Dünyanın en kıymetli sermayesi bunlardır, Yâni kullara gelen, dert ve sıkıntılardır. Bu dünya sofrasının, en tatlı yemekleri, Dert ve musibetlerdir, olsalar acı dahî. Bu tatlı ni''metleri, acı ilâçlar ile, Kaplayarak imtihan ederler bizi böyle. Saâdetli kimseler, bunu görüp tabii, Acı örtüleri de, çiğnerler tatlı gibi. Hattâ acılardan da, alırlar tad ve lezzet, Onlarca müsâvidir, ni''met ile müsibet. Nasıl tad almazlar ve bulmazlar ki hem huzur, "Sevgili"den her gelen, elbette tatlı olur.)

