Dâvud-i İskenderî, büyük âlim, evliyâ, Onun gayreti ile, din ilmi oldu ihyâ. O bir gün buyurdu ki; (Mütevâzı olunuz, Zîra siz, bir damlacık "su"dan halk olundunuz. Sonunda da bir avuç "toprak" olursunuz hep, Böyleyken neyinizle kibredersiniz acep? Rabbimiz her günahı, affedebilirse de, Kibirli olanları, hiç affetmez yine de. Dünya, sanki "üç gün"dür; dün, bugün, bir de yarın, Dün geçti, asıl bugün, ölüme hazırlanın! Çünkü yarın gelmedi, belki de gelmeyecek, Zîra yarın gelmeden, belki "ölüm" gelecek. Öyleyse iş çok mühim, anlayın artık bunu, Çıkarın kulaklardan, bu gaflet pamuğunu. İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar, Lâkin o uyanmanın, faydası olmaz zinhar. Ölüm ve âhirete, elbet inanırsınız, Lâkin nasıl îman ki, hazırlık yapmazsınız.) Bir gün de buyurdu ki; (Cimri olma evlâdım. Günaha yaklaştırır, o seni adım adım. Îsa aleyhisselâm, sordu bir gün İblîs''e; (Sence iyi ve kötü, kimlerdir, söyle bize?) Dedi ki; (Cimri olan, mü''mini seviyorum, Çünki onu, günaha kolay sevkediyorum. Cömert günahkârdan da, korkarım bu sebepten, Bu hasletle, günahı silinebilir hepten.) Bir gün yine bir kişi, gelerek huzuruna, Dedi ki; (Ey efendim, nasihat edin bana.) Buyurdu; (Araştırma, kusurunu kimsenin, Sanki Rabbine karşı, kusurun yok mu senin? Kendini, mü''minlerden, kıymetli görme zinhar, Bu "kibir" belâsına, olma sakın giriftar. Tasavvuf, baştan başa, "Edep"ten ibarettir, Bu olmazsa, Allah''a kavuşulmaz demektir. Âhirete nisbetle, çok kısadır bu hayat, Dünyada kazanılır, azab veya mükâfat. Bu birkaç günlük ömür, nasıl geçirilirse, O sonsuz hayatta da, o geçer elimize. Aklı olan, şimdiden, yapar hazırlığını, "Sonsuz Yolculuk" için, yığar her azığını. Kim devamlı bakarsa, "ölüm" hazırlığına, Onun "dünya işi" de, girer hepsi yoluna. Her kim de çalışırsa, sadece "dünya" için, Olur onun her işi, karışık, zor ve çetin. İnsanın en kıymetli sermayesi ömrüdür, Onu, "dünya" uğruna, harcamak ne kötüdür. Hak teâlâ dünyaya, "Sinek kanadı" kadar, Bır kıymet vermemiştir, öyleyse neye yarar.)

