Kabre girdiğinde!.. Evliya-yı kiramın, en büyüklerindendir, Nasihatleri ile, kalpleri etti tenvir. Bir günki sohbetinde, buyurdu ki; (Ey insan, Unutma ki dünyada, imtihandasın şu an. Bugün sen yeryüzünde, dolaşırsın, gezersin, Ve lâkin bir gün gelir, ölüp kabre girersin. Şimdi hep sevdiklerin, yanındadır bu günde, Lâkin "Yalnız" kalırsın, kabire girdiğinde. Şimdi onlar sana hep, yardım ederler ancak, Öyle bir gün gelir ki, hepsi senden kaçacak. Her ne ki işledinse, gizli açık dünyada, Hepsi arz edilecek, Rabbimize orada. Zira senin yaptığın, en küçük işler bile, Bir bir kayda geçiyor, melek vasıtasıyle. Bil ki imtihandasın, ey insan sen şu anda, Öyle amel eyle ki, kaybetme imtihanda. Sana, bu sözlerimin "İlaç"tır her birisi, Ve lâkin kullanmazsan, hiç olmaz faidesi.) Bir gün de buyurdu ki; (Allah dostu veliler, Kararmış gönüllere, feyiz ve nur verirler. Lâkin bu büyükleri, her kim ki incitse az, Veyahut inanmazsa, bu feyze kavuşamaz. Eğer ki azalırsa, muhabbeti, sevgisi, Azalır o nisbette, ondan istifadesi. Feyz alabilmek için, şarttır sevgi, muhabbet, Sevgisi çoğaldıkça, feyiz de artar elbet. Birlikte olanlara, daha çok feyiz gelir, Onun bereketiyle, îmanı kuvvetlenir. Artar İslâmiyete, uyma arzu meramı, İğrenç ve çirkin görür, her günah ve haramı. Rehber, İslâmiyetten taviz verirse biraz, Böyle olan bir kimse, aslâ rehber olamaz. Kendini "Mürşid" diye, tanıtırsa eğer ki, Zararı faydasından çok olur elbette ki. Böyle olan kimseler "Yol kesen" gibidirler, Halkı, Hakk''ın yolundan, alıkoyuverirler. Bu gibiler, yırtıcı, vahşi hayvan gibidir, Ve hatta onlardan da, daha tehlikelidir. Zira aslan, insanın, alır yalnız canını, Bunlar ise alırlar, dinini, imanını. Hakiki bir mürşid''in, alâmetleri vardır, O zât hâlis ve muhlis bir "Allah adamı"dır. O, yalnız âhirete, döndürmüştür yüzünü, Onu gören, unutur, cümle üzüntüsünü. İslâma hizmet için, çok çalışır o, fakat, Hiç kendi şahsı için, düşünmez bir menfaat. Vardır onun kalbinde, yalnız aşk-ı ilâhi, Onda dünya sevgisi, bulunmaz çok az dahi.

