Günah korkusu Bu zat buyuruyor ki; (Çok korkunuz Allah''tan, Sakının, çok sakının, her haram ve günahtan. Nitekim evliyadan bir mübarek zât vardı, Allah korkusu ile, her günahtan kaçardı. Gençliğinde bir "Kadın" geldi bir gün yanına, Konuşup çirkin bir iş teklif eyledi ona. O bunu işitince, beynine sıçradı kan, Hiç cevap vermeyerek, uzaklaştı oradan. Lâkin kadın inada bindirdi bu işini, Bu mübarek velinin, bırakmadı peşini. Yalnız çalıştığını gördü bir gün bağında, Bunu fırsat bilerek, gelip durdu yanında. Lâkin o görür görmez kadının geldiğini, Hemen bağdan dışarı atıverdi kendini. Ve başladı kaçmağa, bu kadının şerrinden, Kadın da vazgeçmeyip, koştu onun peşinden. Günah korkusu ile, kadından kaçıyorken, Önüne, boydan boya, bir çukur çıktı birden. Şöyle bir nazar etti, derindi içerisi, Haram işlemektense, yoktu başka çaresi. O edepsiz kadın da geliyordu ardından, O çukura atlayıp, kurtuldu o kadından. O hadiseden sonra, geçti çok uzun yıllar, Yaşı da ilerleyip, oldu hem çok ihtiyar. Gençlikte geçirdiği halleri düşünürken, Bir ara hatırına, "Bu kadın" geldi birden. Duydu bir an nefsinin, şöyle söylediğini; (Niçin kabul etmedin, onun o teklifini? Peki deyip, o çirkin günahı işleseydin, Sonra da pişman olup, istiğfar eyleseydin.) Nefsinden bu düşünce gelince kendisine, Pek fazla üzülerek, şöyle dedi nefsine: (Ey günahlarla dolu, habis ve alçak nefis, Senin böyle düşünmen, ne çirkindir, ne de pis. Kırk yıl önce, genç iken, böyle düşünmedin de, Şimdi mi düşünürsün, bu ihtiyar halinde? Kırk senedir çektiğin, mücâhede, riyâzet, Ne oldu gece gündüz, o çalışma, o gayret? Gençken yüz vermedin de, sen o âdi kadına, Pişman mı oluyorsun, şimdi o yaptığına? Ey nefsim, sen ne alçak, ne hâinmişsin meğer, Şu ihtiyar halinle, düşünürsün bak neler.) Öyle çok üzüldü ki, nefsinin bu sözüne, Günlerce rahat uyku girmez oldu gözüne. Halbuki girmemişti, o günaha o zaman, Sırf bu düşüncesine, üzülüp oldu pişman. O kadar yükseldi ki, bu pişmanlığı ile, Böyle yükselemezdi, hiçbir ibadetiyle.

