Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerinin kerâmetleri çoktur.
Biri şöyle:
Bir gün, bu zâtın kabri başında elleri kelepçeli birine rastladı insanlar. Şaşkın bir vaziyette etrâfına bakıyordu.
Yanına yaklaşıp;
“Senin bu hâlin nedir?” diye sordular.
Şöyle anlattı:
“Ben bir işim için küffâr memleketine gitmiştim.
İşimi hâlledip, dönüyordum ki, düşman askerleri beni esir alarak kelepçeye vurdular.
Türlü eziyetlere dûçar oldum!
Ahmed Bedevî hazretlerini hâtırlayıp 'imdât' istedim rûhâniyetlerinden.
O anda nûrlu bir zât geldi.
Mübârek eliyle, tuttu elimi.
Bir de baktım ki, buradayım.
Bir şaşkınlık içinde etrâfıma bakıyordum ki, siz beni görüp yanımda toplandınız.”
En son şunu söyledi:
“Anladığım tek şey varsa, Seyyid Ahmed Bedevî hazretleri, Allah'ın sevgili bir kuludur.”
● ● ●
Bir gün sevdikleri bu zâta;
“Dünyâda en zor iş nedir efendim?” diye sordular.
Cevâbında;
“En zor iş, hakkı bâtıldan ayırmaktır. Yâni hangisi doğru, hangisi yanlış? Kim sevilir, kim sevilmez? Bunu ayırabilmektir. Bunu da, ancak mürşid-i kâmil olanlar anlar” buyurdu.

