Kaydet
a- | +A
"Korkma yâ Ebâ Bekr!" Hazreti Sıddîk ile, Resulullah o gece, Karanlık mağarada beklediler öylece. Sabah onu gömleksiz görür görmez O Server, Buyurdu; (Gömleğine ne oldu yâ Ebâ Bekr?) Dedi: (Yâ Resûlallah, girdiğimde burada, Yılanlar ve akrepler geziyordu ortada. Beni görüp kaçtılar, hepsi deliklerine, Gömleğimi yırtarak, tıkadım herbirine.) Sıddık''ın ayağını, ısırınca o yılan, Gözünden yaş damladı onun ıstırabından. O yaş Resûlullah''ın nur yüzüne düşünce, Uyanıp, sebebini sordu ondan hemence. Dedi: (Yâ Resûlallah, delikteki bir yılan, Isırdı ayağımı, yaş geldi o acıdan.) Resûlullah buyurdu; (Geri çek ayağını,) "Peki" deyip çekince, gördüler o yılanı. Koca bir yılan idi, çok heybetli ve iri, Azarladı yılanı, Allah''ın Peygamberi: (Ey yılan korkmaz mısın âlemlerin Rabbinden? Hem de utanmaz mısın, Onun Peygamberinden? Eziyyet ediyorsun, sen bu arkadaşıma, Istırap veriyorsun, bu yâr ve yoldaşıma.) Yılan dile gelerek, dedi: (Yâ Resûlallah, Sen, bütün varlıkların Peygamberisin Vallah. Seni seven, sadece değildir ki insanlar, "Aşıktır sana kuşlar, karıncalar, yılanlar. Ben de âşık olmuşum, yüzünüzü görmeğe, Ve yalnız bu maksatla, gelmişim ben bu yere. Bu sıkıntılı yerde, gece gündüz demedim, Senelerdir sabırla, yolunuzu bekledim. Girdiniz güneş gibi, karanlık mağaraya, Sıddık''ın mâni oldu, kalmadı bende hayâ. Yüzünü görmek için, bu suçu işledim ben, Özrümü kabul edip, af buyur beni lütfen.) Resul kabul buyurdu, yılanın bu özrünü, Gördü yılan böylece, Resulün nur yüzünü. O sırada müşrikler, mağara önüne dek, Gelmişlerdi onların izlerini sürerek. Lâkin gördüklerinde, o örümcek ağını, Ve bir güvercinin de, hem yuva yaptığını. Dediler: (Eğer onlar, girselerdi bu yere, Ağ yırtılır ve yuva bozulurdu bir kere.) Onlar kapı önünde, konuşurken bu minval, Hazreti Ebu Bekir, endişe etti derhal. Dedi: (Ya Resûlallah, onlardan bir tanesi, Eğilip bakmış olsa, burada görür bizi.) Resulullah buyurdu: (Korkma yâ Eba Bekir, Korkma ki, Hak teâlâ bizimle beraberdir.)
ÖNE ÇIKANLAR