İnsan âcizdir Bu zat buyuruyor ki; (Biz âciz insanlarız, Her an, her şeyimizde, hep Allah''a muhtacız. Ve lâkin hepimizde, bir "Nefis" var ki el''an, İlâhlık dâvâ eder, içimizde o her an. Halbuki Hak teâlâ kudretini çekse az, Yok olur bu kâinat, var olan bir şey kalmaz. O''nun bize verdiği, bu beden ve can ile, Yakışır mı hiç O''na, isyan etmek az bile. Bir yanda, kâniatın sahibi yüce Allah, Bir yanda, âciz kul ki, muhtaçtır O''na her gâh. Bu zaif hali ile, nasıl olur bir insan, Kendisini yaratan Rabbine eder isyan? Bir işçi düşünün ki, çok çalışır, yorulur, Bir gün işverenine karşı gelse, kovulur. Ve yahut karşı gelse, bir evlat, pederine, Baba, almak istemez artık onu evine. Halbuki ikisi de, çok âciz birer kuldur, Yalnız o, diğerinin rızkına sebep olur. Yine kızmak gerekmez günahkâr insanlara, Acıyıp, emr-i ma''ruf yapmak lazım onlara. Nitekim Cenab-ı Hak meleklere bir zaman, Emreder; "Filan yeri, hak ile edin yeksan" Derler ki; "Bazı kullar vardır ki yâ İlâhi, Hiç isyan etmediler, o kullar bir gün dahi." Hak teâlâ o zaman buyurur; "(Ey melekler, Batırın onları da, hepsi ile beraber. Çünkü isyan ederken, bana o diğerleri, Değişmiyordu bile, hiç onların yüzleri.") Bu zât bir talebeye yazdığı mektubunda, Şöyle buyurmaktadır, "Kalp kırmak" hususunda. (Ey oğlum, bu dünyaya eyleme hiç temayül, Allahü teâlânın komşusudur bu gönül. Kalbin Hak teâlâya yakın olduğu kadar, Bir şey yakın değildir, bu üstünlük onda var. Mü''min olsun veyahut, olsun âsi ve kâfir, Hiç kimsenin kalbini, hiç incitmemelidir. Sakının, çok sakının, bir kalbi incitmekten, Zîra küfürden sonra, budur Rabbi inciten. Hak teâlâ, her şeyin sahibi, malikidir, İnsanların her biri, Onun köleleridir. Eğer incitilirse, bir kimsenin kölesi, Elbette ki incinir, o kulun "Efendi"si. Çok iyi bilmeli ki, "İmtihan"dır bu dünya, Öyle çabuk geçer ki, sanki tatlı bir rüya. Nasıl ki bunca ömür çabuk geçtiyse eğer, Bundan sonrakiler de, öyle süratli geçer. Öyleyse ey evladım, kendine gel ki artık, Zîra hiç fayda vermez, son andaki pişmanlık.)

