Bu zât bir sohbetinde, buyurdu; (Dinde cihad, Sıkıntılı bir iştir, onun için sabır şart. Kötülük edene de, yapmalıdır iyilik, Hakiki mümin olan, yapamaz çünkü kemlik. Kim örtücü olursa, kulların günahını, Allah da kıyamette, örter onun aybını. Nasıl davranmasını, istersen Rabbin sana, Sen dahi öyle davran, dünyada her insana. Merhametli olursak, merhamet olunuruz, Zulmedersek, elbette, biz de zulüm buluruz. Müslüman, mütevazı, alçak gönüllü olur, Böyle davrandıkça da, bulur rahat ve huzur.) Bir gün de buyurdu ki; (Kötü olmuş insanlar, Helâl haram demeden, yiyorlar ne bulsalar. İnsanlar arasında, kalkmış sevgi muhabbet, Çirkin olan haramlar, olmuş moda ve âdet. Belâlar karşısında, yok tevekkül ve sabır, Dine karşı insanlar, olmuşlar kör ve sağır. Allah''ın takdirine, yok tevekkül ve rızâ, Dünyalık sebeplerle, ederler kavga nizâ. İşte, kötü kulların, hali böyle velhâsıl, Şimdi "İyi insan"ı, anlatayım ben asıl. O, okuyup öğrenir, önce ilmihalini, Sonra da buna göre, düzeltir her hâlini. Eğer günah işlerse, üzülür, kalbi yanar, Ve çıkmaz hatırından, tâ ölünceye kadar. İyi iş yapsa dahi, kusurlu, noksan bulur, Hatta onu unutup, hiç hatırlamaz olur. Gece gündüz kendini, hep çeker ki hesaba, Düşmesin âhirette, Cehenneme, azaba. Dünya düşüncesini, söküp atar içinden, Kurtulmaya çalışır, Cehennem ateşinden. Gönlünden tam olarak, atar uzun emeli, Zira iyi bilir ki, çok yakındır eceli. Hâlis mü''min odur ki, ödü kopar günahtan, Ufak bir günah için, hayâ eder Allah''tan. Kötü bilmez kimseyi, aslâ etmez suizan, Bunun çirkinliğini, bilmiyor çoğu insan. Halbuki bir Müslüman, çok nafile ibadet, Yaparak ömür boyu, eylese buna gayret, Bunlardan kazandığı, o sevapları yine, Mesela terazinin, konsa bir kefesine, Öbürüne de bir tek "Suizan" seyyiesi, Konulsa, ağır gelir, bir günahın kefesi. Çünkü "kul hakkı" olup, vebâli çok büyüktür, Ahirete kalırsa, tahammülü "zor" yüktür.)

