Kaydet
a- | +A
Allah adamlarından, büyük islâm âlimi, İlmi ile islâma hizmet etti dâimî. Nasihat istemişti, bir kimse kendisinden, Buyurdu ki; (En fazla, kork sen kendi nefsinden. Zîra bir insan ile, Hâlık''ı arasında, En büyük perde, engel, kendisidir aslında. Zîra nefsi emmare, var ki alçak ve kâfir, Her arzusu Allah''ın emrine muhaliftir. Kul Rabbini bırakıp, olursa nefse tâbi, Onu ma''bud olarak, bilmiş olur tabii. O, Rabbinin emrini, tutsaydı daha üstün, Nefsine tapınmaktan, kurtulurdu büsbütün. İnsan her amelinde, imtihan ediliyor, Ki her işte acaba, kimi tercih ediyor? Her gün binlerce defa, yol ayırımındadır, "Rabbin" emri bir yanda, "Nefs"inki bir yandadır. Mecbûren ikisinden, birini tercih eder, Sonunda ya kazanır, veyahut da kaybeder. Eğer ki her işinde, uyarsa hep nefsine, Tapınıyor demektir, o kendi kendisine. Nefse değil Allah''a, tâbi olursa şâyet, Allahü teâlâdır, mabudu onun elbet. İşte bu yüzdendir ki, bir insanın Rabbine, Kavuşmasına mâni, kendi nefsidir yine. Nefse tabi olmaktan, kurtulmadıkça bir kul, Allahü teâlâya, bulamaz aslâ vusul.) Birgün de buyurdu ki; (Ölüm var ey insanlar, Azık hazırlayın ki, âhiret var, hesap var. Bu gaflet pamuğunu, atın ki kulaklardan, Yoksa olmaz başka şey, yarın pişman olmaktan. Birinin bedenine hastalık gelse eğer, Onun tedavisine, ne kadar gayret eder. Halbuki o kimsenin, asıl "Kalb"i hastadır, Lâkin o, hiç bu derdi, umursamamaktadır. Onu, "Sonsuz ölüm"e, sürüklerken o illet, O yine bu derdine, vermez hiç ehemmiyet. Ve o dert kendisini, hiç bitmez ve tükenmez, Azâba sürüklerken, kurtulmayı düşünmez. Onu gidermek için, kıpırdamamaktadır, Hattâ farkına bile, belki varmamaktadır. Kalbin hasta olması, şöyledir ki, o gönül, Allah''tan gayri şeye, eylemiştir temayül. Aklı olan, görerek işin vahametini, Bu illetin yanında,dert bilmez ötekini. Aklı az olan ise, gafleti sebebiyle, Kalbin bu gafletini, hastalık saymaz bile. Aklı kuvvetlendirmek için de bir müslüman, "Ölüm" ve "Ahireti", düşünmeli her zaman.)
ÖNE ÇIKANLAR