Sabredin sıkıntıya! Hâlid-î Bağdâdî ki büyük islâm âlimi, İlmi ile islâma hizmet etti dâimî. O bir gün buyurdu ki; (Kızmayın insanlara, Sabredin insanlardan gelen sıkıntılara. Allah adamlarından, vardı ki bir velî zât, Kimsede aramazdı, o kusur ve kabahat. Bir gün yeni ve temiz elbise giyip hemen, Cum''a namazı için, erkence çıktı evden. Bir kadın da vardı ki, o mahallede yine, İnanmazdı mâlesef, onun büyüklüğüne. Gördü ki o büyük zât, geliyor bu tarafa, Bir kötülük yapmağı tasarladı bu defa. Biraz önce çamaşır yıkamıştı o zâten, Kirli ve pis sularla, dolu idi hem leğen. Birikmiş pis suları, bilerek büyük fırsat, Tam kapının önünden, geçerken o büyük zât, Devirdi o leğeni, başından aşağıya, Yoktu hiç kendisinde, çünki edeb ve hayâ. Islandı pis sularla, o velînin her yeri, Ve kirlendi tamamen, temiz elbiseleri. Başını kaldırıp da, bakmadı "Bu kim?" diye; Evine gitmek için, hemen döndü geriye. Ona yaptılarsa da, bu haksız hakareti, Yine de kendisinde buldu o kabahati. Ve kendi kendisine, düşündü ki o hattâ; "(Demek ki işlemişim ben bir günah ve hatâ. Eğer ben etmeseydim, Rabbime günah, isyan, O da, bu hakareti, yapmazdı bana şu an. O halde ben kendimi düzelteyim") diyerek, Tövbe istiğfar etti, gözyaşları dökerek. Dediler ki; (O kadın, yaptı da bunu size, Niçin hiç kızmadınız, siz de o edebsize?) Buyurdu; (O kadından, olmadı bu iş hâsıl, Bana bu muamele, Rabbimden geldi asıl. Çünki insan bir âlet, bir vâsıtadır ancak, İyi kötü herşeyi, yaratır Cenab-ı Hak. Eğer dilemeseydi, bu işi Hak teâlâ, Gelmezdi bana elbet, bu musibet ve belâ. O hatırlatmasaydı, vermeseydi güç kuvvet, Yapamazdı o asla, bana böyle hareket. Zahirde geldiyse de, bana bu, o kadından, Hakikatte Allah''tır, ona bunu yaptıran. Kulun karşılaştığı, iyi kötü her fiil, Allah''tan gelir elbet, katiyyen kuldan değil. Madem ki ne gelirse, Allah''tan geliyor hep, Öyle ise kullara, kızmaya var mı sebep? Biz kullar, Rabbimizin, çok aciz kullarıyız, Ondan tatlı ve acı, ne gelirse râzıyız.)

