Türkiye Gazetesi E-Gazete
Arama
Kaydet
a- | +A

Bir gün Medîne'ye dışardan bir gayr-i müslim gelmişti ve çok da fakîrdi…

Efendimizi bulup;

"Fakîrim, bana bir miktâr dünyâlık verir misin?" dedi.

Efendimiz de ona;

"Bak, şu vâdide yayılmış olan sürüyü görüyor musun?" diye sordular.

O da baktı.

Ve bir “koyun sürüsü” gördü ki; iki dağın arasını tamâmen doldurmuştu.

Efendimize;

"Görüyorum" dedi.

Efendimiz ona;

"O sürü senin olsun; al götür" buyurdular.

Adam şaşırdı!

Şaka zannetti...

Ve arz eyledi ki: "Şaka yapıyorsunuz değil mi?"

Efendimiz;

"Hayır şaka değil. O sürünün tamâmı senindir, al götür" buyurdular.

O, bu ihsânı gördü.

Daha da şaşırdı!

Kalbi değişti ve hemen oracıkta “Kelime-i şehâdeti” söyleyip îmânla şereflendi... Sonra Efendimize vedâ ederek sürüyü de alıp kabîlesine döndü...

Yüksek bir yere çıktı.

Kabîlesine seslendi:

“Ey insanlar!.."

Hepsi gelip toplandılar.

Ancak merak etmişlerdi...

Sordular hemen:

"Hayırdır, ne var?”

O nidâ eyledi ki: "Gidiniz; o ihsân sâhibine siz de îmân ediniz. Ben, hayâtımda Onun gibi cömert bir kimse görmedim.”

Kabîle halkı Medîne'ye aktı.

Ve topluca Müslüman oldular...

ÖNE ÇIKANLAR