Daha önce kaleme almıştık.
Kudüs’ün İslamiyet için taşıdığı önemi,
Medeniyetler açısından taşıdığı değeri,
Beşeriyet açısından taşıdığı karşılığı…
Bu vesile ile de İsrail’in zulmünü işlemiştik;
Müslüman Gazze ve Filistin halkına yaptığı…
***
Kana doymayan "Kansız" Netanyahu,
Zulmün yanı sıra işgale de devam ediyor.
Sürgün planını devreye sokması…
Ardından da "tabletle" Kudüs’e sahip çıkması…
Artık bardağı taşıran son damlanın da ötesine geçti.
ABD yönetiminde "bir tık dahi" değişiklik yok.
Aksine her geçen gün desteğini arttırıyor.
Son örnek ise BM'de yaşandı.
Yine Gazze’ye yardım talebini veto etti.
Gönül rahatlığıyla… acıma duygusu hissetmeden!
Egemen güç olmak bu olsa gerek!
***
Geçen hafta yine buradan zikretmiştik…
Siyonist rejimim sonu görünüyor diye.
Yakındır diye de temennide bulunmuştuk.
Bu azgınlığın akıbeti adım adım yaklaşıyor.
Bu hafta tanıma haftası olacak Filistin için…
İngiltere ve Avustralya dün tanıdı.
Bugün de Fransa düğmeye basacak, Macron’la
Bazı Avrupa ülkeleri de arkasını getirecek.
Belçika, Lüksemburg başta olmak üzere 10 ülkenin tanıması bekleniyor.
BM Genel Kurulu öncesinde… Tarihî bir adım atılacak…
İnşallah Gazze için bir umut doğacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trump’la görüşmesi…
Orta Doğu’ya huzur getirilmesi açısından çok önemli.
Şimdiden bütün dünya perşembeye kilitlendi.
Yanlış anlaşılmaması için şunu da ifade etmemiz gerek.
Daha önceleri de defalarca dile getirmiştik.
İsrail halkı ile kimsenin derdi yok.
Eleştirilerin hepsi Siyonist yönetime yönelik.
Saldırılar yüzünden topraklarını terk edenlerin…
Bombaların gölgesinde, açlıkla, sefaretle boğuşarak,
Ağır yüklerle 33 kilometrelik göç yolunu tutanların…
Feryatları yüreklerimizi derinden sızlatıyor:
“Biz yaşayan ölüleriz…”
Bu isyana kulak vermemek için:
Sağır, dilsiz, kalpsiz olmak lazım
ABD-İsrail, Trump-Netanyahu gibi…
Ama onlar gibi duyarsız olamayız.
Neticede merhamet sahibi insanlarız.
***
İslam âleminin ilk kıblesi, can damarı Kudüs…
Müslümanların eziyete mahkûm edildiği Filistin…
Elbet en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşacak…
Keşke diğer İslam ülkeleri de Türkiye gibi,
Cumhurbaşkanı Erdoğan gibi bu işe dört elle sarılsalar…
Kaypak güreşmeseler, minderden kaçmasalar,
Bir zahmet ellerini taşın altına koysalar,
Korkulara esir düşmeden karar verseler…
İşte o zaman Orta Doğu’da bütün dengeler değişir.
Bölgenin ufkuna bir hürriyet güneşi doğar...
Barış, huzur, istikrar kör karanlıktan kurtulur.
ABD de, İsrail de avucunu yalar…
Kudüs mevzumuzu burada sonlandıralım.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan alıntı ile taçlandırarak:
“Geçen gün bir tanesi çıkmış, ecdadın emaneti olan Silvan (Siloam) Kitabesi’ni vermediğimiz için bize nefret kusuyor. İlk kıblemiz Kudüs-ü Şerif’le ilgili hadsiz ifadeler kullanarak kendince bir şeyler deniyor. Elinde 65 bin Gazzeli mazlumun kanı olan canilere şunu söylüyorum; Kudüs, Müslümanlarla birlikte tüm insanlığın onurudur, izzetidir, şerefidir. Değil size o kitabeyi, Kudüs-ü Şerif’e ait tek bir çakıl taşını dahi vermeyiz.”
Göç İdaresi Başkanlığı’nın davetlisiydik.
Mersin’de 'Ön Hazırlık Çalıştayı'na katıldık;
İletişim Strateji Belgesi'nin hazırlığına yönelik.
Çok verimli ve yerinde bir çalıştay oldu…
Medyanın oldum olası en büyük sıkıntısıdır…
Kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkiler…
Haber doğrulatmaktaki zorluklar.
Benim katıldığım Komisyon…
Medya aktörleri ile çalışma grubuydu.
Diğer komisyon ise; Sivil Toplum Kuruluşları Komisyonu ile Akademisyenler Komisyonu idi.
Göç alanında uluslararası çalışmalarıyla tanınan…
Bilim insanı çok değerli hocamız…
Prof. Dr. Saime Özçürümez bize moderatörlük yaptı.
Hem bizim görüşlerimizi aldı hem engin bilgisiyle…
Birçok konuda bizleri aydınlatarak bilgi akışı sağladı.
Medya temsilcileri arkadaşlarımız…
Beklentilerini sıralarken, sahada yaşadıklarını da anlattı.
Bilgilendirmeden, farkındalığa,
Ayrımcılıktan, nefret söylemlerine,
Dezenformasyondan, kriz iletişimine,
Medyanın fonksiyonundan temsil etme gücüne,
İş birlikteliklerden sürdürebilirliğe,
Teknolojiden, inovasyondan gelecek perspektiflerine kadar…
Yapay zekânın da ağırlıkla irdelendiği birçok konuyu ele aldık.
İki gün süren çalışma ile ilgili…
Kapanış konuşmasında Saime Hoca yaptığı sunumda…
Beklentilerimizi en uygun ve en iyi şekilde dile getirdi.
Güvenirlilik, şeffaflık ve doğru bilgiye hızlı ulaşım…
Üzerinde tartıştığımız en önemli meseleydi.
Medyanın dili nasıl olmalı sorusuna da cevap aradık.
Pozitif dil yaklaşımında karar kıldık.
Alınan kararlarla ilgili detay veremeyeceğim ama...
Keyifle yaptığımız bu çalışma:
Diğer devlet kurumlarına da örnek olmalı.
Göç İdaresi Başkanı Hüseyin Kök’ün yanı sıra…
İçişleri Bakanlığı Başdanışmanı Prof. Dr. Ergün Yolcu ile
Doç. Dr. Özgü Yolcu Hoca büyük bir işe imza attılar.
Emeği geçen diğer düzenleme kurulu üyelerine de
Üstün gayretlerinden dolayı teşekkür ediyoruz.
Basın Müşaviri Ömer Çetin arkadaşımız ise,
Bu organizasyonun yükünü çekti. Onun da emeğine sağlık.
Vali Bey Atilla Toros da ilgisini esirgemedi bizlerden.
Birkaç cümle ile değerlendirirsek…
Kurumlarla medya arasındaki iletişimin getirisinden...
En çok milletimiz yararlanacaktır.
Doğru bilginin aktarılmasıyla birlikte,
Halkımız da gerçekleri öğrenme imkânı bulacaktır.
Algı operasyonlarından fazla etkilenmeyecektir.
Akademisyenler grubunun moderatörü;
Doç. Dr. Levent Ersin Orallı Hocamızdan da söz edelim.
Çok önemli konulara işaret etti.
Masum Gazze, Filistin halkı ve katil İsrail vurgusuyla…
Katılımcıların dikkatini çeken bir konuşma yaptı.
Bunu da not düşelim istedik, sizler için…
Akif Bülbül'ün önceki yazıları...